31 Temmuz 2008 Perşembe

Erdal'dan Lezzet Bombardımanı

Bentley ve Diğerleri

Tottenham'ın Keane'i Liverpool'a satmak zorunda kalınca eline geçen parayla transfer piyasasında biraz daha saldırgan olacağı belliydi. Ben forvet bölgesine-Berbatov'un da gideceğini düşünerek- Arshavin veya D.Villa hamlesi bekliyordum. Juande Ramos ilk tercihini Blackburn'un yıldızı David Bentley'dan yana kullandı. Bentley 15 milyon poundluk bonservis karşılığında 6 yıllık Tottenham oyuncusu oldu. 2 milyon poundluk bir ek ücret daha da Bentley'in ilerleyen zamanlardaki performansına göre eklenebilir. Bu transferden en büyük karı yapan da Arsenal oldu. Bentley'in anlaşmasındaki madde sayesinde bonservisin yarısı Arsenal'in oldu.

Juande Ramos'un Bentley'den sonraki en önemli hedefinin de Rus Arshavin olduğu söyleniyor. Ramos'un bu transferi bitirmek üzereymiş ve ufak pürüzler de çözülünce Arshavin imza için Londra'ya gelecekmiş. Transfer bu hafta sonu biter deniliyor. Bakalım Berbatov ne olacak?




Premier ligden birkaç transfer haberi ile daha devam edersek;

Yıllardır Galatasaray'a geldi gelecek denilen ama bir türlü gelemeyen Danimarkalı Sorensen premier ligin yeni takımı Stoke City ile anlaşmış. Bonservisi elinde, tecrübeli iyi bir kaleci. Kaleci ihtiyacı olan takımlar için iyi bir fırsattı.

Everton forvet oyuncusu Andrew Jonhson'ı Fulham'a 13 milyon pound'a sattı. Ordan gelecek parayla Moutinho'yu almak istiyormuş Moyes.

Bu yazın yılan hikayesine dönen Barry-Liverpool hikayesi de sanırım Ronaldo-Real Madrid hikayesi ile aynı şekilde sonuçlanacak. İki tarafta da oyuncular gitmek istiyor ama klüpler izin vermiyor. Son olarak da Villa menajeri Martin O'Neill otur oturduğun yere demiş Barry'e. Liverpool'a da Barry bi yere gitmiyor, satılık değil demiş.

Arsenal de Portekiz U-21 milli takımının orta saha oyuncusu Amaury Bischoff ile anlaşmış gelecek sezon için. Yeni sezonda Cesc-Rosicky-Bischoff ve Silva'lı bir orta saha ile izleyecez Arsenal'de. Diğer rakiplerine göre biraz zayıf kalıyor şimdilik.

30 Temmuz 2008 Çarşamba

İyi ki

"Ten years ago I declined an offer to join Milan,”

“Perhaps one day I will regret not accepting the offer, but at this moment I can say that I am happy to have remained at Man Utd."


Manchester United efsanelerinden Giggs yaptığı açıklamada böyle demiş.

"Zamanında Milan'dan aldığım teklifi kabul etmedim.

Gün gelir belki de o kararım için pişman olurum ama şu an Manchester United'da kaldığım için ve kararımdam memnunum."

İyi ki reddetmişsin Giggs, iyi ki...

29 Temmuz 2008 Salı

Robbie Keane ve Sonrası


Transfer piyasasında yılan hikayesine dönen transferler bi bir sonuçlanıyor. Ronaldinho'nun Milano yolu tutmasından sonra Keane de Liverpool yolcusu oldu. Geriye Ronaldo'nun hikayesi ve bir de Berbatov ve Barry hikayeleri kaldı.

Robbie Keane 20 milyon poundluk bir ücret karşılığında Anfield'ın yolunu tuttu. Tottenham klübü başkanı Daniel Levy yaptığı açıklamada kaptanlarını kaybettikleri için çok üzgün olduklarını söylemiş. Levy'nin dediğine göre Keane ayrılmak için bir hayli bastırmış onlar da anlayış göstermişler kaptanlarına. Liverpool bu yıl transfere iyi para harcadı. Benitez'İn tek hedefi Barry artık sanırım. Uzun zamandır uğraşıyorlar ama Aston Villa'nın kaptanını bir türlü kadrolarına katamadılar.

Keane transferi Liverpool'a büyük güç katacaktır. Hele bir de Barry takviyesi gelirse uzun yıllar sonra lig yarışında sonuna kadar kopmayan bir Liverpool izleyebiliriz. Keane Torres'in milli takımdan çok iyi partneri Villa tarzında bir oyuncu. Villa demişken ben olsam bu kadar parayı da harcamışken arkamdaki Amerikalıları ne yapar eder ikna edip Villa'ya bastırırdım. Takımdaki İspanyol havası ve Torres'le uyumları premier lige fazla gelebilirdi.

Bu transfer diğer bazı transferlerin kıvılcımı gibi de algılanabilir. Berbatov United'a, Villa veya Arshavin'den biri veya ikisi birden Tottenham'a gelebilir ilerleyen günlerde. United'ın Berbatov aşkı ortada ve Tottenham'ın da forvetsiz kalmayacağını düşünürsek Villa veya Arshavin'e kancayı takçışlardır şimdiden.

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Özgürlük


Newcastle United'ın oyuncusu Joey Barton 74 günlük hapishane macerasını tamamlayıp bugün serbest kalmış. Geçtiğimiz Aralık ayında Liverpool'da iki kişiye saldırmaktan ceza alan Barton bu ay içinde erken salıverilmek için talepte bulunmuş ama talebi geri çevrilmiş. Newcastle teknik direktörü Kevin Keegan da Barton'un özgürlüğüne sevindiğini belirterek onu adam edecem merak etmeyin mesajları vermiş.


Barton'un şu pozu da Prison Break'daki Lincoln'un veledi LJ'a fena benzemiş.

Galatasaray ile Açıyoruz



Bursaspor'un sezon açılış tarihi ve oynayacağı maç belli oldu. Resmi internet sitesinden yapılan açıklamaya göre Bursaspor sezon açılış maçında 7 Ağustos Perşembe akşamı 21:00'da son şampiyon Galatasaray ile karşılacak. Asbaşkan Osman Çelik haftalardır yok İspanya'ya gidiyor Barcelona ve Deportivo ile görüşüyor, sonra oradan İtalya'ya geçip Roma ve Fiorentina'dan biriyle açılış maçımızı oynayabiliriz diyor, yetmiyor bir de üstüne Panathinaikos da ihtimaller arasında diyerek iyice sallıyor. En son olarak Roma ve Panathinaikos zor ama Fiorentina %50 ihtimalle açılışta Bursa'da olacak dedikten sonra saatler geçmeden Galatasaray ile açılış maçı yapılacağı açıklandı.

Bu nasıl bir asbaşkanlıksa artık sonra çıkıp bir de kombineler çok az satılıyor, bu şekilde başarılı olamayız diyor. Sanki 12-13 bin kombine satılan sezonlarda şampiyonluklar gördük de şimdi kombine satınca başarı gelcekmiş. Kimi kandırıyoruz? Kombineler satılsın diye açılış hakkında atıp tut sonra da satılmıyor diye dert yan. Kaldı ki kombineler açılış maçında da geçerli olmayacakmış.

Aslında geçen sezonki açılıştan sonra Galatasaray çok bile gelir ama çıtayı yükseltmeseydi o zaman Osman Bey. Fiorentina'ymış yok Roma'ymış. Galatasaray ile sanırım son 4-5 yıldaki 3. açılış maçı olacak bu. Gariptir ki her sezon Bursa'nın yeni teknik direktörü Galatasaray'lı eski bir oyuncu olurdu ve maçları da genelde Bursaspor kazanırdı. Bu sene Samet Aybaba var takımın başında ve Galatasaray'da da Bursalı başkan Özhan Canaydın yok.

Her ne olursa olsun Türkiye'den bir takım gelecekse Fenerbahçe ya da Galatasaray'dan iyisi yoktur. En azından Arda'yı, Lincoln'u, Kewell'i görür gidenler. Ben zaten o tarihlerde gidemeyeceğim maça ama fırsatım olsa da gitmezdim. Bursaspor'un açılışları kadar dandik organizasyonlar pek az gördüm. Maç öncesi onca tantana boşu boşuna. Oturur televizyon karşısında izlerim rahat rahat. Yönetimin taraftarı yolmak için sattığı biletlere de para vermem. Sezon başlasın gideriz maçımıza.

26 Temmuz 2008 Cumartesi

Premier League 07-08

The Guardian premier ligde geride kalan sezonu fotoğraflarla özetlemiş. Yapan abimizin ellerine sağlık diyerek önemli olayları fotoğraflarıyla birlikte aktarayım dedim ben de. Fotoğrafların tamamı burada Premier lig 2007-2008;

Manchester United'ın sezona kabus başlangıcı, ilk 3 haftada 2 puan ve tek gol. Ronaldo'da hayal kırıklığı...

Premier lige yeni gelen bomba transfer Torres'in ilk golü ve bu gol Chelsea karşısında 1 puanı kurtarıyor...

Mourinho, Aston Villa deplasmanındaki 2-0'lık mağlubiyet ardından da evlerindeki Blackburn ve CL'deki Rosenborg beraberlikleriyle beraber Abramovich tarafından gönderiliyor.

Abramovich'in yerine gelen Avram Grant ilk maçında Old Trafford'da 2-0 kaybederken, takımını alkışlayan Sir'i böyle izliyor.

Emirates Stadı'ndaki maçta kaptan Gallas'ın son dakikada gelen golü Manchester United ile aralarındaki puan farkının kapanmasına engel olduğu gibi, United'ın galibiyet serisine son veriyor ve Arsenal'ın yenilmezliği devam ediyor. Gallas da Wenger'den aferini kapıyor.


Şampiyonluk yolundaki önemli maçlardan birinde, Tottenham deplasmanında bu sefer Baby Tevz son dakikada bir puanı kurtarıyor. Günün kahramanı, cankurtaran Tevez...

6 Şubat 1958 Münih Hava Facia'sının 50. yıl dönümünde Old Trafford'da Matt Busby ve öğrencileri harika bir törenle anılıyor. 1974'den sonra United City'e ilk defa evinde kaybediyor.

Arsenal Birmingham deplasmanında son dakika penaltısıyla 2 puan ve Eduardo Silva'yı bırakıyor. Martin Taylor Silva'nın ayağını biçiyor deyim yerindeyse. Bu sefer Gallas'a aferin yok tabi.

Sezonun en mükemmel maçlarından birinde Tottenham ve Chelsea White Heart Lane'de 4-4 berabere kalıyor. Tottenham 3-1'den gelip 4-3 öne geçse de maç berabere bitiyor. Woodgate de ne yükselmiş arkadaş.

Derby County Mart ayında küme düşmesi ksinleşen ilk premier lig takımı oluyor. Koca sezonda 11 puan alarak o alanda da rekor kırdılar zaten.


Sezonun en kritik maçlarından birinde United Old Trafford'da Arsenal'i ağırlıyor. 1-0 geriden gelip maçı 2-1 kazanan United şampiyonluk yolunda en önemli maçı kazanıyor. Hargreaves de herkes Ronaldo'nun friiği kullanmasını beklerken Lehmann'ı fena avlıyor. Sir de Wenger'i teselli turlarında...

Chelsea United'ın puan kaybettiği hafta da kendi evinde son dakikada Heskey'den gelen golle avantajı değerlendiremiyor ve şampiyonluk yolunda önemli bir şans kaybediyor.

Ballack United'ı 2 golle devirerek son 2 hafta öncesi puanları eşitliyor ama bu Chelsea'ye yetmeyecek tabi.

Avram Grant de Chelsea'nin başındaki en önemli zaferini kazanıyor United karşısında. İlk yarıdaki maçtakinin aksine Sir'e nazire yaparcasına...

Ve şampiyon Manchester United. Kupa kaptan Giggs'in ellerinde...

The Machine


Sasha The Machine Vujacic 3 yıllık 15 milyon dolar karşılığında Lakers'la anlaşarak takımda kalmış. Turiaf'ın gitmesi sonrası kendisine bir teklif yapılsa bile muhtemelen karşılanacaktı ama bu paraya 3 yıllık bir anlaşma iyi sayılır. Takımın son zamanlardaki en önemli bench oyuncusu haline gelmişti Sasha. Keskin şutları, saldırgan savunması ile taraftarın da sevdiği bir isim oldu bir anda. Güzel bir hamle olmuş hele ki Radmanovic ve Walton'un aldığı kontratların yanında çok iyi olmuş. Hayırlı olsun.

Sir Looking for An Asistant



Sir Alex Ferguson kendisini yine bırakıp giden Carlos Quieroz'un ardından yeni bir yardımcı arıyor. Quieroz da ne satıcıymış arkadaş, adam her seferinde gittiği yerde işi kıvıramayıp geri dönüyor, hiçbirşey olmadan işine devam ediyor doymuyor gidiyor bi daha satıyor Sir'i. Bakalım bu sefer ne kadar dayanabilecek uzak diyarlarda Quieroz efendi. Bir daha dönerse Sir sokar mı kapıdan içeri?

Coming Back

Çoook uzun zamandır bloga yazı yazmayı bırakın girip bakamamıştım bile. Bi yerden sonra da artık yazacak vakit olmayacak nasılsa diye düşünüp kapatayım bari en iyi demiştim. Girip bi kilit koyup sonra da bi daha yazamaıcam deyip kapatayım demiştim. Sınavlar biraz rahat verince, sınav stresinden de kurtulunca ulan niye öyle bişey yaptım acaba diye düşünüp vazgeçtim. İnternette harcadığım zamanın büyük bi kısmını teşkil ediyormuş zira blog işi. İnternette girince can sıkıntısından ne yapacağımı bilemez oldum ve kilidi kaldırdım. Elimden geldiğince, fırsat bulcukça bişeyler karalayayım bari dedim. Çoook uzun zaman geçti, alışmam biraz zaman alıcak heralde ama idare edecez artık.