30 Aralık 2007 Pazar

Gabriel Omar Batistuta


Batistuta bu oyunun yetiştirdiği en büyük futboculardan biridir bana göre. Bir liste yapsam kesinlikle yukarılarda yer alır. Arjantin'i ve milli takımlarını çok severim zaten her dünya kupasında da Arjantin'i tutarım en az Türkiye kadar . Bunun en büyük sebepleri de belki Batistuta ve Crespo'dur, şimdilerde de Messi. Aslında Crespo benim için Batistuta'nin yerini doldurmak gibi birşeydir ama onun yeri de dolmaz o ayrı.

Fifa tarafından yaşayan en iyi 125 futbolcudan biri seçilmiştir. Lakabını söylemeye gerek yok zaten 'Batigol' Serie A da oynadığı 318 maçta 184 golle lig tarihinde en çok gol atan oyuncudur. Milli takımda da 56 golle en çok gol atan oyuncu kendisidir.


Newell's Old Boys, River Plate, Boca Juniors da oynadıktan sonra Avrupa'ya gelmiştir. Fiorentina da oynarken takım küme düşmesine rağmen takımdan ayrılmayıp takımı yeniden Serie A'ya çıkarmıştır. Tarafarın sevgilisi ve Fiorentina'nın sembolü olmuştur. Daha sonra da Roma ve Inter'de forma giyen Batigol, kariyerini 2006 yılında Katar'ın Al-Arabi takımında noktalamıştır.

İşte o işaret..Tuncay'a selam olsun..


Tuncay her golden sonra yaptığı 'sus' işaretinin mucididir. O bu işareti yaptığında hakkaten binlerce seyirciyi susturmuştu. Tuncay gibi 4-2 mağlup olurken yapılmış anlamsızca bir işaret değildi yaptığı. Ayrıca kendine has diğer bir gol sevinci de vardır ki çok severim (fotoğraflardaki) Kısacası o bu oyunun efsanelerindendir. Yeri doldurulamaz. Tuncay her 'sus' işareti yaptığında aklıma Batigol geliyor, içim daralıyor, üzülüyorum.

Futbol Şehitleri


Bundan 5-6 yıl öncesine kadar sahada maç sırasında biri hayatını kaydecek deseler kim inanırdı? Ama son yıllarda bu olaylar iyice arttı ve buna bir çözüm bulunmalı mutlaka..


Geçtiğimiz yıllarda Marc Vivian Foe, Miklos Feher ve son olarak da geçen yıl Sevilla maçında Antonio Puerta fenalaşıp hayatını kaybetmişti.

Bugün oynanan maçta Motherwall oyuncusu (resimdeki) Phil O'Donnell hayatını kaybetmiş. Sebebi tam olarak bilinmiyormuş henüz ama artık bu ölümlere bir çare bulunmalı. Bir gün stadda canlı şahit olucam diye korkmuyor değilim.
Allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun...
İskoçya'nın Motherwell takımında oynayan 35 yaşındaki futbolcu Phil O'Donnell, takımının Dundee United ile yaptığı lig maçında rahatsızlandıktan sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

Takım kaptanı O'Donnell, maçın sonlarına doğru, oyundan alınacağı sırada birden fenalaşarak yere yığıldı. İlk yardım ekibinin müdahale ettiği futbolcu hemen hastaneye kaldırıldı. Akşam saatlerinde O'Donnell'in hastanede hayatını kaybettiği açıklandı.
Motherwell Kulübünün Başkanı Bill Dickie, "Yaşanan olay futbolcumuzun ailesi için tarif edilemez bir trajedi. Futbolcumuzu maalesef kaybettik. Ölüm nedenini de henüz bilmiyoruz. Çok üzgünüz" diye konuştu.

Can Erik


29 Aralık 2007 Cumartesi

Tuncay is on fire !!


Tuncay bir hafta aradan sonra gollere devam etti ve takımına 3 puanı getiren golü attı. Tuncay oynadıkça gaza gelen bir oyuncu bunu göz önüne alınca Tuncay burdan devam eder gibi duruyor. Formunu devam ettirir de inşallah yaza eski Tuncay'ı görürüz.


Arsenal'de zorlu Everton deplasmanından 4 golle döndü. Belki bir beraberlik bile çıkabilir diye umutluydum ama Arsenal rahat geçmiş. Liderliği hemen geri aldılar. Bu gidişle şampiyonluk yarışı son ana kadar sürecek. Bizde zevkle izleyecez.
*Tottenham maçında da Berbatov 4 gol atmış, e yuh diyorum arkadaş. Naptın sen ya ayıptır günahtır. Zate maç da 6-4 bitmiş ve bir o takım bir diğer takım öne geçmiş ama Berbatov işi bitirmiş.Kendisinin gollerini United da görmek istiyoruz.
*Chelsea de zor maçta Newcastle'ı geçti. Son dakikalarda gelen golle. United da puan kaybedince Chelsea biraz daha yaklaştı.

Liderlik Yaramadı

United bugün West Ham deplasmanına çıktı.Hafta içinde liderliği kapmıştık Arsenal'den ama ilk maça hemen geri verdik Gunners'a.Ronaldo ile öne geçtik ama 1-0 iken kaçan penaltı maçın şeklini değiştirdi. 5 dakikada gelen iki golle maçı kaybettik ve liderlik de gitti.

United sahaya beklenilenin aksine bir kadro ile çıktı.Fletcher ve Saha ilk 11 deyken onların yerine oynaması beklenen Rooney ve Carrick sahada yoktu, aynı şekilde Anderson da.Rooney ve Anderson dinlendirilmiş ve Carrick de grip olmuş okuduklarıma göre.Zor bir maç olacağı belliydi ama kaybedeceğimizi düşünmemiştim açıkçası. 2-0 olmadı 2-1 kazanırız diyordum, gerçi Ronaldo penaltıyı atsa durum çok farklı olurdu ama neyse.Bu arada bu siyah formaları da hiç sevmiyorum acilen beyaz formaya dönerler inşallah.
Şu transfer dönemi gelsin de forvet mi alacaz sağ bek mi alacaz görelim. Forumlarda Rangers'lı Hutton, Real'li Ramos, Munich'li Sagnol, Berbatov isimleri geçiyor. Ramos'u sevmem ama iyi oyuncu tabi ki de. Ben Berbatov ve Sagnol isterim aslında Barca'dan Zambrotta'yı alsak tadından yenmez zaten kadroya da giremiyor. Bekleyeceğiz artık ama bu mağlubiyet hiç iyi olmadı.



Where Amazing Happens #6



Nba'in en enğlenceli simalarından Sir Charles Barkley sürekli yaptıkları ile gündeme gelen bir youmcu oldu basketbolu bıraktıktan sonra. Yao'nun çaylak yılında Yao'nun çok abartılan bir oyuncu olduğunu, bahsedildiği kadar iyi oyuncu olmadığını ve eğer ki Yao bir maçta 19 sayı atarsa salonun ortasında herkesin önünde eşşeğin kıçını öpeceğini söylemişti.Bu açıklamadan 2 gün sonra da Yao Lakers maçında 20 sayı atarak cevabı vermişti Sir'e. Tabi Sir de sözünün gereği gidip salonun ortasında ve Tv'de milyonların önünde eşşeğin kıçını öpmüştü.



Geçen yıl da All-Star hafta sonunda sürekli uğraşıp durduğu Dick 'the Knick' Bavetta ile bir koşu yarışına girmişti.Ters koşarak bile onu geçebileceğini söylemişti, yarışın sonunda da artık kazara mı bilmiyorum Bavvetta'yı dudağından öpmüştü.




Son olarak da Boston Celtics'in bu yıl, Chicago Bulls'un 72-1o luk rekorunu kırıp kıramayacağı tartışmaları üzerine Boston eğer 72 maç kazanırsa Tnt'nin merkezinin bulunduğu Atlanta'dan Phoenix'e kadar yürüyeceğini söylemiş.Celtics koçu Doc Rivers da kendisinin o kadar yolu yürümesini istemeyeceklerini bu yüzden 71 galibiyetin yeterli olacağını söylemiş.Barkley de bu cenabetlik varken insan olur mu diye düşünmeden edemiyor ne kadar zor bir rekor olsa da..Yalnız Barkley o yolu yürümek zorunda kalırsa ne insan içine çıkabilir ne de Sir lüğü falan kalır..
TNT analyst Kenny Smith said the Celtics are flirting with the Bulls' NBA record of 72 regular-season wins. Fellow analyst Charles Barkley responded by saying, "If they win 72 games I'll walk [from the TNT studio in Atlanta] to Phoenix in a Speedo.""That would be worth winning 71," said Celtics coach Doc Rivers. "I don't want to win that [Barkley in a Speedo]. That would be ugly

28 Aralık 2007 Cuma

Liverpool Fans

The KOP





Liverpool-Milan CL finali, İstanbul olimpiyat stadı









27 Aralık 2007 Perşembe

Premier'de Hafta Arası


Manchester United hafta içinde oynanan maçlarda Sunderland'i 4 golle geçerek Arsenal'in de puan kaybıyla ilk yarıyı lider kapatmış oldu. Bu sonuçla United efsanelerinden Roy Keane'in üzerindeki baskı da biraz daha arttı. Sene başında bir ton para harcamalarına rağmen bir türlü başarılı olamadılar. Şu anda ligde son sıradaki Derby'nin bir üstündeler. Roy Keane başarılı olsun isterim ama işleri de zor. United ise ligin ilk haftalarında bocaladıktan sonra toparlamış ve gollü galibiyetlere başlamıştı ama lider Arsenal'i yakalamak kısmet olmamıştı, son maçaymış demek ki teşekkürler Porstmouth.







Chelsea-Aston Villa maçı da olaylı ve enteresan bir maç olmuş. 3 kırmızı kart ve 8 golün olduğu maçta Barry'nin son dakikadaki penaltısı ile maç 4-4 bitmiş. Ballack da aylar sonra gol atmış bu maçta. Arsenal'in puan kaybettiği bir haftada Chelsea kazansa iyi ederdi.

Liverpool da zayıf Derby deplasmanında son dakikada kaptandan gelen golle 2 puanı kurtarmış. Böyle bir maçta zor kazanmaları düşündürücü ama ne olursa olsun üsttekilerin puan kaybettiği bir haftayı kayıpsız kapatmak keyifli osla gerek.

Arsenal Portsmouth deplasmanında 2 puan ve liderliği bıraktı hafta içinde. Koca ilk deve boyunca sürdürdüğü liderliği son maçta kaybetmek de moral bozucu olmuş olmalı. Portsmouth da ligdeki 0-0 larına bir yenisini daha eklemiş. Redknapp da atamıyorsan attırmayacaksın felsefesini benimsemiş ve güzel de uyguluyor. Bol gollü maçlar diliyorum Portsmouth taraftarına..

26 Aralık 2007 Çarşamba

Alman Disiplini


Feldkmp Galatasaray'a ilk geldiğinde önce disiplinli bir takım oluşturacağını söyledi. Disiplin dedi başk birşey demedi hatta bu uğurda maç kampına kızını getirdi diye Hakan Şükür'ü ve benzer bir sebeptan Lincoln'u kadroya almadı Beşiktaş maçında.Takım o kadar iyi giderken Feldkamp düzeni bozmak kendince disiplini sağlamak amacıyla yapbileceği en güzel şeyi yaptı.Takımda o günden sonra sorunlar çıktı vs vs..


Galatasaray tarhine mal olmuş Kral'ı ve takımın yıldızı Lincoln'u kadro dışı bırakırken br dakka bile düşünmeyen Kalli ilerleyen haftalarda Arda'nın oyundan alınması üzerine kendisine el-kol hareketi yapması üzerine maç sonrası sorulan soru da 'ne yapsaydım takımdan mı kovsaydım?' diyor. Ee dünkü çocuk Arda'yı kadro sışı bırakamıyorsun da koskoca Hakan'ı bırakıyorsun ya hani nerde kaldı sein Alman disiplinin.Sormazlar mı adama, ha Feldkamp?


O olaydan sonra da Feldkamp bir hastalıktır yakalandı sormayın gitsin. İyileşmek bilmedi gitti. Önce hastalığı sebebiyle Austria Wien maçına çıkmadı. Hadi hastadır olur o kadar dedi herkes fakat daha sonra disiplin abidesi Kalli efendi Oftaş maçına da çıkmadı aynı sebeple. Millet iyi niyetli tabi gene hastaysa çıkmasın canım iyileşsin yaşlı başlı adam dediler. Ama gazetecileden kaçmadı tabi. Almanya da yakalandı kendisi maç saatinde. E şimdi nerde kaldı senin disiplinin. Ben Gs'da oyuncu olsam Feldkamp da beni ne sebeple olursa olsun kadroya almasa yada bir konuda uyarsa ne bileyim 'he, tabi tabi' deyip geçiştiririm. Önce kendin adam ol ki sonra bana konuş derim. Yaşına maşına bakıp da hiç de yaşlı falan da demem kusura bakmasın.İmam osurursa cemaat sıçar demiş atalarımız.

25 Aralık 2007 Salı

Boca Juniors Fans





Bundan sonra 'Dünya Tribünleri' adlı köşede dünyanın çeşitli ülkelerinden bazı takımların eski-yeni tribün görüntülerini elimden geldiğince yayınlayacağım. Umarım beğenirsiniz.

Fakire Bir Gol

Ankaraspor ile Bursaspor iki yıldır 3 kez karşılaştı ve 3 maçta henüz gol yok. İki yıldır 0-0 dan başka sonuç yok. Bu nasıl bir kısırlıktır anlamadım gitti. Zaten Bursaspor'un iki yıldır takip ettiğim kadarıyla-ki baya takip de ederim yani- Ankara takımlarıyla oynadığı maçlarda bu gol sıkıntısı sürekli var. Geçen yıl Bursa'da Gençlerbirliği ve Ankaragücü maçlarına gittim hiçbirinde gol olmadı.(Zaten Ankaraspor maçı seyircisiz oynandı). Ben de 'ulan acaba uğursuzluk bende mi' diye düşündüm sonra gitmemeye karar verdim .Ama bu yıl bakıyorum da pek değişen bişey yok. Deplasmanda Ankaragücü ve Gençlerbirliği'ni devirdik gerçi ama kendi sahamızda Oftaş ve Ankaraspor'a gol atamadık, yemedik de.

Aslında Bursaspor'un iç sahada genel anlamda bir gol atma sıkıntısı var ama Ankara takımlarına karşı nedense basireti bağlanıyor sanki takımın. Bir türlü gol atamıyoruz. İki yıldır dikkatimi en çok çeken şeylerden biri bu olay yani. Eksik olan ne onu bir anlasam işi de çözecem ama yok eksik olanı bulamıyorum. Başka takımlara atıyosun bu Ankaraspor'a gelince ne oluyorsa oluyor. Taraftar desen var hem de öyle böyle değil, takımda oyuncu yok desen o da değil sebep.

Hakkaten bu Ankaraspor maçları çok canımı sıkmaya başladı zaten hiç sevmiyorum bu takımı. Başlarında Melih Gökçek yüzünden tabi çoğunlukla. Geçen yıl bir maça gidelim dedik ta Ankara'nın 2 saat uzağına stad yapmışlar gidene kadar öldüm otobüsde. Biletleri de 5o kuruş yapınca gidene kadar biletler bitmiş, o stada da kim gidiyorsa artık. Neyse ki Ankaraspor tarafına girecekken girişteki jandarma nüfus cüzdanıma bakıp Bursa'yı görünce maça almamıştı beni. O günden beri bir Ankaraspor nefreti var içimde.

Konuyu sapıttım farkındayım ama bu Ankaraspor'a ol atmalıyız artık, ne şekilde olursa olsun.

Not: Gol atamayana fotoğraf da yok. Golünüzü atın, ben de fotoğrafınızı o zaman koyayım bloga.

24 Aralık 2007 Pazartesi

Kobe Bryant


Kobe Bryant dün geceki NY Knicks maçında kariyerindeki 20.ooo nci sayıyı atarak Nba tarihinde 20.000 sayıya ulaşan en genç oyuncu oldu. Bundan önce rekor 29 yıl, 134 gün ile Wilt Chamberlain de bulunuyordu. Michael Jordan da 29 yıl, 326 gün ile bu sayıya ulaşmıştı. Bu üç oyuncu 30 yaşın altında bu sayıya ulaşan üç oyuncu aynı zamanda. LeBron sakatlık falan yaşamazsa muhtemelen bu rekorun yeni sahibi kendisi olur.

Kobe dün geceki maçta bir kaç maçtır devam eden kötü performansına da dur demiş oldu. Gerçi hafif sakatlığı da vardı ama bunda Kobe standartlarının çok altında oynuyordu malesef. O yönden de güzel oldu tabi.

Manucho Gonçalves


Herkes Berbatov'u beklerken forvete bu genç Angola'lı eleman gelmiş.Kimdir, nedir, nasıl topçudur pek bi bilgi yok hakkında ama United forumlarında araştıracam bakalım neymiş ne değilmiş. Önümüzdeki Afrika Kupası'nda da gözler üzerinde olacak tabi ki de..Az çok duyduğuma göre hava toplarında etkiliymiş, zaten boyu da 1.89
Bakalım ne çıkacak.

Milano Derbisi


Dün oynanan Milano derbisinde favori kesinlikle Inter'di. Milan zaten ligde tepe taklak gidiyordu bu maçta da deplasmanda Inter'e karşı koymalarını beklemek zordu yani. Maçın başını yolculuk sebebiyle kaçırdık o sırada Pirlo'nun frikik golüyle Milan öne geçmiş. Fakat Inter daha sonra ağırlığını koydu. Milan'ı iyice sıkıştırmaya başladı derken Ibrahimoviç, Cambiasso ve Cruz üçlüsünün güzel paslaşmaları sonrası gol geldi Cruz'dan. Cruz da güzel gol attı hakkını verelim, üç kişinin arasında topu kaybetmedi ve güzel bir vuruşla attı golünü. Zaten Ibrahimoviç de geçti gol sayısında bu golle.
İkinci yarıda da diğer bir Arjantinli olan Cambiasso'nun golüyle Inter maçı aldı ve Milan'a bir darbe de onlar vurdular.Milan'ın bu maçla beraber ligdeki iddaası da bitti gibi birşey artık tek hedefleri CL olsa gerek ama orda da Arsenal onlara kapıyı gösterir gibi bu futbolla.Bu sene artık takımda önemli değişiklikler lazım Milan'a..
Inter ise Fenerbahçe'ye CL de kaybettiğinden beri kaybetmedi henüz.Ne zaman yenilecekler bakalım merakla izliyoruz.Bu sene de kaybetmeden şampiyon olmasınlar artık ama Roma çakacakmış gibi bir his var içimde o da olmadı ikinci yarı Delle Alpi'de Juve çakar, inşallah.

El Clasico


Haftasonunun en önemli karşılaşmasıydı belki de Avrupa'da. Tüm hata boyunca konuşulmuştu, yorumlar yapılmıştı. Ronaldinho oynayacak mıydı, Real'in patronu Schuster ilk ciddi sınavında ne yapacaktı bunlar hep merak konusuydu. Riijkard Ronaldinho ile ilgili maç saatinde belli olur gibisinden birşeyler demişti ama oynaması beklenmiyordu açıkçası. Barcelanoa'da Messi ve Henry'nin sakatlıkları vardı.Henry yedek kulübesinde Messi de tribündeydi.Açıkçası Messi'nin oynamaması birçok futbolsever gibi beni üzdü.Onu izlemek hakkaten çok keyifli çünkü.



Maç biraz kısır geçti aslında Barcelona topa daha çok sahip olan taraftı ama net pozisyonlar üretemediler.Messi'nin yokluğu çok net hissedildi Barca'da. Yaratıcı Barca hücumları yoktu sahada, Ronaldinho ve Eto'o etkili olmaya çalştılar ama Real defansı ve bence hakemin kötü düdükleri çoğu kez izin vermedi malesef. Oyun Barca'nın kontrolündeyken bir anda ani bir atakla güzel paslar sonucu Baptista şık bir gol attı.Zaten o golden sonra Real, Kadıköy'de öne geçen Anadolu takımı gibi oynadı. Çok fena kapandılar, yakaladıkları kontralarla birkaç pozisyonda buldular ama riske etmediler pek.Bütün maç sonucu korumaya oynadılar ve bunu da gayet iyi yaptılar doğrusu.İşte o dakikalarda gözler hep Messi'yi aradı.Dos Santos ve Bojan oyuna girince belki oyun hareketlenir dedik ama Bojan'ın aksine Dos Santos beklenen etkiyi yapamadı ve maç öyle bitti.Real bu maçla birlikte puan farkını 7 ye çıkarmış oldu.


Bu maçla ilgili önemli ayrıntılar ise Barca'nn bu yıl ilk kez evinde puan kaybetmesi ve gol atamaması oldu.Diğer önemli ayrıntı ise Real'in hakem Gonzalez'in olduğu maçlarda 8 yıldır kaybetmemesi ve yine kaybetmemiş olması oldu.





Maçta güzel futbol yoktu belki, izleyenler tatmin olmadı ama maçtan önce tribünlerdeki şov harikaydı.Belki de o şov maçla ilgili beklentileri yükseltmiştir...

23 Aralık 2007 Pazar

Tv Keyfi

Yarın yine sporseverler için mükemmel bir gün.Program o kadar güzel denk gelmiş ki hiç kalkmadan akşama kadar tv başında oturmanız mümkün. O yüzden şimdiden bunları edinin
sonra kalkmaya fırsat olabilir.

Uyandıktan sonra kahvaltımızı yapıyoruz, saat 14:00 de tv karşısına geçiyoruz. Fox'da Manchester United-Everton maçı ve aynı saatte Ntv'de Bjk Cola Turka-Fenerbahçe Ülker maçı ile başlıyoruz keyife.İki maçta gayet güzel olacağından 'swap' tuşunu kullanmayı tavsiye ediyoruz.
Bu maçlar biter bitmez biralarımızı tazeleyip Kanal 24 de İnter-Milan maçına Mialno derbisine odaklanıyoruz.
Bu maç da bitince kısa bir süre ara veriyoruz yemek molası, duş-tuvalet ihtiyacı gibisinden. Bilumum ihtiyaçları giderip saat 20:00 de Ntv'ye geçiyoruz yeniden. Barcelona-Real Madrid maçı için.Henry ve Messi yok ama ne olursa olsun El Clasico,El Clasico'dur.
E artık bu maçtan sonra da dağılıyoruz. Gidip yatıyoruz.

Where Amazing Happens #5


Alonzo Mourning iki kez böbrek yetmezliği teşhisi konulduktan sonra yaşaması bile mucizeyken tekrar basketbola dönmüş ve bu sürede de bir şampiyonluk kazanmış bir oyuncuydu. Hiçbir zaman yılmayan gerçek bir savaşçıydı. Her türlü sakatlığa göğüs germiş bir oyuncuydu ama önceki gece oynanan maçta bileğinden sakatlanınca bu sezon artık basketbola dönmesinin söz konusu olmadığı söylendi. Zaten kendisi bu sezon bırakacağını söylemişti. Muhtemelen onu bir daha sahada göremeyeceğiz. Zaten yaşı da kemale ereli çok olmuştu.

Sakatlığı geçirdiği sırada acıdan yerde kıvranırken sedye ile dışarıya çıkarılacakken buna karşı gelmiş ve herşeye rağmen sahayı sakat bileğinin üzerinde yürüyerek ve başı dik bir şekilde terketmiştir.Maçtan sonra da da yaptığı açıklamada 'benim için üzülmeyin, yaşamam bile mucizeyken Tanrı basketbol oynamama izin verdi ve bir de şampiyonluk kazandım, üzülcek bir durum yok' demiştir. Büyük oyuncuydu ve gerçek bir 'Cesuryürek'ti Zo. Geçmiş olsun ve güle güle diyorum kendisine. Büyüksün.




Andrew Bynum da dün gece 76ers karşısında 10/11 fg ile 24 sayı kaydederek kariyer rekorunu geliştirmiştir.Bunun yanında 11 ribaund ve 3 asist de cabası.Bu yıl Nba de MIP oylamasının en önemli adaylarından. Bravo Kocaoğlan..




Bu da dün geceki maçtan bir kare. Say say bitmiyor şampiyonluklar.

22 Aralık 2007 Cumartesi

Where Amazing Happens #4


Yao'nun surat ifadesi, topun geliş istikameti ve bulunduğu konuma bakılırsa Yao uçmuş, zevkten.
Ooo baby hell yeah, I'm coming..

Yok Artık



Fotoğraf NCAA'de oynanan Pepperdine - Brigham Young maçından alınmış. Fotoğrafta küçük çaplı bir hayat karartma var ama o ellerin sahibi olan oyuncunun faul almadığını belirtmek isterim.

Avrupa Defteri


Şampiyonlar liginde ve Uefa kupasında kuralar bugün çekildi. Fenerbahçe'nin rakibi Sevilla ve Galatasaray'ın rakibi de Bayern Leverkusen oldu. İki takımda çıkabilecek takımlar içinden en makul olanlarından ikisini seçtiler.


Şampiyonlar Liginde eşleşmeler şu şekilde;

Liverpool - Inter , Porto - Schalke

Lyon - Manchester United , Roma-Real Madrid

Arsenal - Milan , Fenerbahçe- Sevilla

Celtic - Barcelona , Olympiakos - Chelsea


Inter, Milan, United ve de Real Madrid 1. olduğu halde en zor kuraları çekenler.Özellikle iki italyan-ispanyol eşleşmesi çok güzel duruyor. United-Lyon da çok zor ve bol gollü eşleşme olabilir. En istemediğim takım Lyon du onlar da çıktı.Ne güzel Fener, Schalke biri çıksaydı mis gibi.









Fenerbahçeye kuradan önce sorsalar Porto'dan sonra Sevilla'yı isterdi muhtemelen zaten Şekip Mosturoğlu da Sevilla'yı istedğini bellirtmiş.Aslına bakarsak Sevilla da çok iyi bir takım ve son 2 yılın Uefa kupası şampiyonu ama diğer rakiplere bakınca ne demek istediğim daha iyi anlaşılabilir.Bu kurada bir United,Chelsea veya Barca da geleblirdi.Sevilla hücum gücü çok yüksek olan bunun yanında savunması da zayıf olan bir takım.Yani çok atıp çok yiyiyorlar.Fenerbahçe de fena savunma yapmadı ilk turda.Rakibe mümkün olduğunca karşı koyup, savunmada hatalar yapmazsa ve de rakibin savunma zaaflarından goller çıkarabilirse turu geçebilir.Tabi burdan söylemek kolay bunu yapmak çok zor olacak ama bunu yapabilme şansı varsa Fenerbahçe'nin, ihtimali yüksek olan takımlardan biri Sevilla.Kanoute,Luis Fabiano,Kerzhakov,Kone,Keita gibi oyucuları ve bir de Cska nın Jo ve Love' ına karşı mahvolan Edu'yu falan düşününce jeneriklik goller gelebilir buna da hazırlıklı olalım hemde bol bol.






Galatasaray da çekebileceği en iyi kuralardan 2.siniçekti bence.Getafe de iyi bir kura olabilirdi belki.Ama diğer rakipler hakkaten korkutucuydu.Hele ki de gruptan bu şekilde çıkan bir Galatasaray için.Leverkusen nasıl bir takım çok da bilgim yok açıkçası ama eski güçlerinde çok çok uzakta oldukları kesin.Gekas'a dikkat etmek lazım Barbarez'le beraber.Önümüzdeki haftalarda zaten Ntv Galatasaray'ın rakibi olması munasebeti ile maçlarını yayınlar biz de daha iyi görürüz nedir, ne değildir.


Her iki takımıza da başarılar.

20 Aralık 2007 Perşembe

Carling Cup 1/4 Finals

Carling Cup çeyrek finalinde Everton hariç tur geçen takımların ortak ve ilginç bir özellikler vardı.Arsenal ve Tottenham her ikisi de Londra ekibiydiler ve her iki takımda 10 kişi kalarak turu geçmişti.Dün gece de turu geçen yine bir Londralı oldu ama kartı gören Liverpooldu.





Öncelikle maç hafta sonu oynanan lig maçlarının aksine gayet güzel bir maç oldu.Hareketli,tempolu pozisyonu bol ve zevkli bir maçtı.Hafta sonu beklenilen oyunu oynayamayan iki takım dün futbol açısından tatmin etti.Liverpool'da Gerard,Kuyt,Torres yoktu maviler de de Terry ve Drogba.Liverpool'da Alonso'nun dönüşü kendini fark ettirdi.Orta sahada düzgün ve ayağa paslarla ataklarda önemli rol oynadı.Sissoko da çok mücadele etti,koştu,çalıştı ama ileri uç elemanları ilk yarıda pozisyonları değerlendiremedi malesef.Babel bana kalırsa yine çok etkiliydi ama hala yerinde oynamıyor, çok daha etkili olabilir.Genç oyuncu Lucas'da kumaş var ama daha pişmesi gerek.İlk yarıda kaçırdığı pozisyon gol olmalıydı.Bu arada unutmadan Liverpool'un kalecisi çok iyiydi,iş yapar ilerde.





Chelsea de ilk yarı iyi oynadı pozisyonlara girdi ama goller ikinci yarıda geldi.Lampard,Essien ve Mikel orta sahası iyiydi.Rakibi baya zorladılar.Defansta sağda görev yapan Belletti niye ligde ilk 11 çıkmıyor anlamıyorum.Hücum gücü bu kadar yüksek bir oyuncu ve savunması da yeterli düzeyde.Çok etkili bindirmeler ve ortalar yapıyor ama forma ya Ben-Haim de ya da Ferreira'da.Shevcenko da eski günlerden kalma bir gol attı.Onun bu gollerini özlemişiz.






Önceki gece oynanan maçlarda da Arsenal deplasmanda Blacburn'u uzatmalarda 3-2 ile geçti.Eduardo ve Santa Cruz ikişer gol attılar.Blackburn maçı 2-0 dan 2-2 ye getirdi ama 10 kişilk rakibi rakibi karşısında uzatmalarda gole engel olamayıp tura veda etti.Santa Cruz Bayern'de beklenileni bir türli verememişti ama Ada'da kendini buldu gibi.Arsenalli gençlere zaten laf yok hepsi altın parçası ama Eduarda çok klas,çok teknik bir adam.Zaten bugün eski gunner Vieira da şimdiki Arsenal bizim zamanımızdaki Arsenal'den daha iyi oynuyor demiş.Ne diyelim yalan da değil hani.



Aynı gece oynanan diğer maçta da Tottenham City'i deplasmanda geçti ve yarı finalist oldu.Onlarda sezonaçok kötü başlamışlardı ama sonradan toparladılar ve son zamanlarda bir hayli formdalar.Bu form durumu nereye kadar devam edecek bakalım ve tabi en önemlisi Berbatov White Heart Lane'de mi kalacak yoksa Old Trafford'a mı gidecek.Ramos bugün hiçbir yere gimeyecek demiş ama beklemek en iyisi.

Where Amazing Happens #3

Rudy Gay Spurs'e karşı son saniye üçlüğünü kullanıyor...



Ve Grizzlies kazanıyor...

Al Gülüm Ver gülüm


Ada'da yılbaşına yaklaşılırken transfer sezonunun açılmasına az bir zaman kala transfer dedikoduları başladı.Castillo'nun City'e transferi sezonun açılışıydı ve devre arasının hareketli geçeceğini az çok belli ediyordu.Bu arada Castillo demişken yazın yapılan turnuvada Meksika'da parladıktan sonra Olympikos'dan Shakhtar'a transfer olmuştu, baya da para ödedi Shakhtar onun için hatta o parayla Olympiakos kurdu takımını şimdi Cl'de ikinci tura çıktılar.Castillo Shakhtar'daki başarısızlıktan sonra Luce'den önce takımdan koptu ve bir yıllığına kiralık olarak City'e attı kapağı.Hayırlı olsun.






Chelsea menajeri Avram Grant Anelka transferinde United'ı geride bıraktıklarını ifade etmiş.Söylentilere göre Nic devre arasında 10 pound a Stamford Bridge'e gelecekmiş.Anelka ile City de ilgilenmiş zamanında ama Anelka 4 büyük takımdan birine gitmek istediği için yatmış bu iş.Chelsea bu transferle sakatlığı süren Drogba'nın yerini dolduracakmış.


Bizim Sir de Tottenham'lı Berbatov için girişimleri hızlandırmış ve bu transferi gerçekleştirmek için elinden geleni yapacakmış.Devre arasında Wes Brown Louis Saha ve 6 milyon poundluk bir paketle kapısını çalacakmış Spurs'un.Wes Brown'un takımdan gitmesine üzülen olmayacaktır heralde ama Saha en sevdiğim oyunculardan biri nedense, giderse üzülürüm.Onun yokluğunu ancak Trezeguet doldurabilir benim için.Ancak Sir böyle düşünüyorsa da bildiği vardır.Yalnız Brown bu transferde kullanılırsa sağ tarafa mutlak biri alınmalı.Brown bile sırıtırken orda o da giderse kim oynucak bilmiyorum.Neville yıllardır sakat.Transfer şart yani.




Spurs tarafında da Juande Ramos Berbatov'a karşılık Nani'yi istemiş.Ferguson da 'naptın hacı daha biz adamın ekmeğini yiyemedik, olmaz o iş' demiş.İyi de demiş yani, daha biz bile doğru düzgün kullanamadık adamı, öyle takas da kullanmak olmaz.Berbatov için Nani'yi verceğimize hiç kimse gelip gitmesin Saha da takımda kalsın yani.


Ramos ayrıca Ajax'ın savunma oyuncusu Urby Emmanuelson'la ilgileniyormuş ve devre arasında işi bitirmek istiyormuş.Onun dışında konuşulan diğer haberlere göre de Riise Valencia'ya gitmeyeceğini söylemiş, çıkan söylentiler yalan demiş.Everton'un İspanyol yıldızı Arteta Atletico'ya gidebileceğini ama bunun devre arasında olup olmayacağnı bildirmiş.Sene sonunaymış muhtemelen.Arsenal'li Johan Djourou da Birmingham da Arsenal de de oynamanın kendisi için mutluluk verici olduğunu söylemiş.Ama büyük ihtimalle kiralık oynadığı Birmingham'dan Arsenal'e dönecekmiş.Son olarak da Gudjohnsen İspanya'da mutluyum demiş ama Newcastle, West Ham, City ve Portsmouth kendisiyle ilgileniyormuş.


Bu haberler bağlamında City'e yuh diyorum.Kadroda zaten Vassell,Bianchi,Samaras ve adını hatırlayamadığım oyuncular var forvet hattında.Castillo da yolda daha ne istiyosunuz kardeşim yeter yani.Anelka'ya da aklın varsa Chelsea'ye gitme diyorum gel işte fıstık gibi United'a.Bir Nic39 bir de sağ bek istiyorum transfer döneminde Sir'den.Olmadı Berbatov'a da eyvallah ama Nani'yi ve mümkünse Saha'yı falan vermeden.






19 Aralık 2007 Çarşamba

Sensiz Avrupa'ya Düşmanım

Galatasaray Avrupa'da şöyle doğru düzgün tur geçmeyeli kaç yıl oldu hatırlamıyorum.En son Luce ile Real Madrid'e çeyrek finalde elenmişti Cl'de ondan sonra da hatırlamıyorum akılda kalacak bir başarısını.Uefa Kupası'nı kaldıran Aslanlar nerde şimdikiler nerde...






Bugün Galatasaray için Avrupa'da tamam ya da devam maçıydı.Sadece kazanmak da yetmiyordu işin kötüsü, aynı anda da Panionios'un kendi evinde 15 kişiyle maça gelen çoluk çombalaklara kaybetmesi veya berabere kalması gerekiyordu.Burda Bordeaux'u küçümsemiyorum tabi ki ama maç için getirdikleri kadro durumu daha da zorlaştırıyordu GS için.Nitekim iki maç başladığında herkes Galatasaray'ın kolay kazanacağını ama diğer maçın sorun çıkarabileceğini düşünüyordu. Maç başında tahminler de doğru gibi gözüüyordu.Yunanlar maçın başında öne geçmiş daha sonra da 20.dakikada 2-0 ı yakalayınca herkes buraya kadarmış dedi.Durum böyle devam ederken GS cephesinden gol haberi bir türlü gelmedi.İlk yarılar bitmek üzereyken Bordeaux farkı bire indirdi, belki bu gol Galatasaray'ı ateşler dedik o ikinci yarı.Bordeaux golleri sıralarken GS'den hala ses yoktu.Allah'tan Bordeaux üçledi de Galatasaray'a tur geldi ama ne tur.

Böyle bir grupta liderlikten bahsedilirken sen kendi evinde hiç maç kazanama.İşini son maça ve rakip takımın durumuna bırak, hadi tüm bunlar tamam rakip senin istediğin şekilde kaybetsin sen gel öyle bir maçı kazanama sonra da gruptan çıktım diye sevin.Maçı izleyemedim d-smart sağolsun ama her ne kadar iyi bile oynamış olsa, yüzlerce pozisyona girmiş olup atamamış bile olsa puanı olmayan bir takımı kendi evindeki böyle bir maçta yeniver bi zahmet paşam.Bordeaux yedek takımla çıkıyor diye yaygaralar kopartıldı ama o Bordeaux sayesinde turu geçiyor Galatasaray.Tabi burda Panionios'un da kıyağını unutmamak gerek.Sen git 2-0 dan 3-2 ver maçı, helal olsun.İşin ilginci grup liderliği beklenen Galatasaray'ın evinde hiç kazanamamış olması.Suçlu seyirci mi oyuncular mı Feldkamp mı bilemem ama bir an önce halledilmesi lazım.Bundan sonraki turlarda evinde kazanamazsa başkaları da kurtaramaz malesef Cimbom'u.

Sonuç ne olursa olsun Galatasaray gruptan çıkmıştır ve ileride bir başarı kazanılırsa mutlaka iyi yönler hatırlanacaktır ama Galatasaray'ın şu hallere düşmesi hakkaten insanı üzüyor.