29 Eylül 2008 Pazartesi

Ronaldo'ya Bak !!!


Kevin Nolan: "Ronaldo oradaydı ve düşürülmediğini, bu hareketin bir penaltı olmadığını söylüyordu. Sürpriz bir şekilde Feltcher ve Tevez de bunun bir penaltı olmadığını söylüyorlardı. O an ceza sahasının içindeki 20 oyuncu da bunun penaltı olmadığını biliyorlardı ama son karar o gün siyah giyen kişinin kararıydı. United'lı oyuncular bu şanslarına inanamıyorlardı ama United'da oynuyorsanız bunlar normal malesef. Belki de hakemi bu kararı vermeye iten şey stadın muhteşem atmosferiydi bilemiyorum. Hakem bana Samuel'in Ronaldo'yu düşürdüğünü söyledi ama bu bana hiç de mantıklı gelmedi."

*Hafta sonu oynana Manchester United - Bolton maçında hakemin verdiği penaltı üzerine Bolton kaptanının yorumu. Dediği gibi Ronaldo bu penaltı değildi demiş midir, hiç sanmıyorum ama dediyse de helal olsun.

Ramos Gidiyor?

Sezona birçok transfer ve en azından ilk 4 umutlarıyla başlayan Tottenham'da işler hiç de beklenildiği gibi gitmiyor. Yeni sezon öncesi Berbatov ve Keane'i Liverpool ve Man Utd'a gönderen Spurs Barcelona'dan Dos Santos, Blackburn'den Bentley, Spartak Moskova'dan Pavlyuchenko, Man City'den Corluka gibi transferle kadrosunu güçlendirmişti. Kağıt üstünde bakıldığında oldukça iyi bir kadroydu ama aşı bir türlü tutmadı ne yazık ki. Tottenham'ın sezon başından beri tek galibiyeti var o da bir diğer fenalarda olan takım Newcastle'a karşı. Ligde 6 hafta sonunda 2 puanla ligin dibinde yer alıyorlar. Lig Kupası'nda Newcastle'a karşı aldıkları galibiyetle yollarına devam ettiler ama ordan da elenmeleri uzun sürmez böyle giderse.

Bundan sonraki haftalarda ne olur? Bu iş böyle gitmez tabi ki. Tottenham taraftarı ve yönetimi bi yere kadar dayanır, ondan sonra bi şeylerin değişmesine karar verildiğinde değişen isim büyük ihtimalle Ramos olur. Bu sürenin de çok uzun süreceğini sanmıyorum. Maksimum bir kaç maç daha şansı var Ramos'un durumu rayına sokmak için, yoksa yolcudur Abbas hesabı. Bu hafta kendi evlerinde sezonun flaş takımı Hull City'yi ağırlıyorlar. Bu maç sonun başlangıcı olabilir.

Ronnie Mourinho Sever

İtalya'da Milano Derbisi'nde Ronaldinho Mourinho'ya her zamanki tarifeden uyguladı. Ronaldinho Milan'daki ilk golünü en gerekli maçta attı. Mourinho'da İtalya'daki ve Inter'deki ilk mağlubiyetini aldı.

Mourinho her zamanki gibi maçtan sonra ukala açıklamalar yapmış normal olarak. Yani bir insan kazandığı zaman konuşur (her ne kadar onu da tasvip etmesem de) eder ne de olsa kazanmıştır hakkıdır dersin ama kaybettikten sonra bile hala zeytinyağı gibi üste çıkmanın mantığını anlayamıyorum. Mourinho'yu da bu yüzden sevmiyorum işte. Special One maçtan sonra yine konuşmuş durmuş; "Milan bir gol attı ve biz atamadık, maçın hikayesi bu. Onların birkaç gollük şutu vardı ve biz eksik olmamıza rağmen daha büyük şanslar yakaladık. Sahada oynayan takımlardan ikisi de kazanmayı bir diğerinden fazla hak etmedi. Kart hakkında da konuşmak istemiyorum, çünkü ceza almak istemiyorum. Skoru beğenmediğim zaman risk alırım, Lecce maçında bunu yaptım ama aynısını bu maçta yapamazdım. Cambiasso'yu çıkarıp Balotelli'yi alamazdım. 10 kişi oynayan taraf maçı daha çok isteyen, daha çok hücum eden taraftı gördüğüm kadarıyla ve bence maçın skoru 1-1 olmalıydı. Futbol oynamak için korkmaktansa kaybetmek daha iyidir ve biz oynadık. Milan ise tecrübesiyle oyunu soğutmayı bildi. "


Mourinho'nun bu sözlerinin üzerine Kaka'da birşeyler söylemiş tabi ki; "Bence Milan maçta oldukça etkili oynadı. Kötü zamanlar geride kaldı ve artık güzel futbol oynayıp güzel sonuçlar alıyoruz.

Mourinho ise beni sadece güldürüyor, tıpkı Stankovic'in pozisyonunda bilerek sakatlanmış numarası yaptığımı düşünmesi gibi."

Mouinho'nun şu sözlerinden sonra maçı izlemeyen birisi sanır ki Inter Milan'ı darmaduman etti, Milan da bedavadan bi gol attı da maçı aldı. Kendini övmek için bu kadar çaba boşuna. Orası da artık İngiltere değil gereken cevabı alıyor artık, bundan sonra da alacaktır. Ronaldinho da Barcelona zamanlarındaki gibi Mourinho'ya yine golünü attı. Darısı Shevchenko'nun başına. Bir gün öğrenecek Mourinho susmayı, öğretecekler.

28 Eylül 2008 Pazar

Hayat Sercan'la Güzel


Bursaspor harika başladığı sezona aynı şekilde devam ediyor. Bugünkü maçta da Marmara Derbisi'nde Kocaelispor deplasmanından son dakikada gelen harika golle 3 puanı aldı. Bursaspor en son ne zaman böyle bir duran toptan gol attı bimiyorum ama çok uzun bir süre olduğuna eminim. Maçın yıldızı 2 gole imza atan Sercan'dı ama takımı harika toparlayan ve golleri hazırlayan kaptan Yusuf ve birçok kritik pozisyonda golü önleyen Ivankov'a da değinmezsek ayıp olur. Bu yıl Bursaspor'un en önemli transferleri ve diğer Anadolu takımlarına karşı fark oluşturmasındaki en önemli etkenler bu iki oyuncu desek yanlış olmaz.

Maçla ilgili bişey demek anlamsız çünkü sadece dinleyebildik. Fakat özetlerden görebildiğimiz kadarıyla savunma hala tam olarak oturmuş değil, kolay yiyiyor Bursaspor. Haftaya oynanacak Galatasaray maçı hüsrana dönebilir bu hatalar ciddi şekilde tekrar ederse. Diğer yandan Sercan'ın form durumu şimdisi için ve de gelecek için ümit verici. 2 maçta 4 golü oldu Sercan'ın, devamını getirmesi dileğiyle. Önümüzdeki hafta Galatasaray maçı çok güzel bir maç olacak. Bursa ne zamandır böyle bir maç oynamamıştı. Taraftarın da müthiş desteğiyle harika bir maç olacak ama umarım ki Sivas maçındakine benzer hatalar yüzünden hüsrana dönüşmez. Bilet bulabilirsek uzun zaman sonra maça gitme şansımız da olacak inşallah. Bu arada unutmadan Romaschenko'nun golünü mutlaka izleyin derim.

Kocaelispor
Serdar Kulbilge x, Duşan x (Dk. 67 Cesar x), Semavi xx, Hamza x (Dk. 46 Jestroviç x), Kemal xx, Bülent x, Taner xx, Serdar Topraktepe xxx (Dk. 79 Musa Kuş ?), Tutoriç xx, Serkan xx, Ufuk xx

Bursaspor
Ivankov x, Veli xx, Ömer xx, İbrahim x, Bekir xx, Mustafa Sarp x, Yusuf xxx, Mustafa Keçeli xxx, Fabricio Ramos Melo x (Dk. 46 Volkan x), Gökhan x (Dk. 58 Adriano Bizerra Melo x), Sercan xxx (Dk. 88 Romaşenko xxx)

Goller
Dk. 29 ve 45 Serdar Topraktepe (Kocaelispor), Dk. 26 ve 32 Sercan, Dk. 90 Romaschenko (Bursaspor)

27 Eylül 2008 Cumartesi

Siftah

Ronaldo hafta içi Middlesbrough ile oynanan Carling Cup maçında bu sezonun ilk golünü atarak bir nevi siftah yapmıştı aslında. Ama asıl siftahı bugün lig maçında Bolton karşısında yaptı. Ronaldo penaltıdan attığı golle sezonu açtı böylece. Aslında penaltı pek penaltı gibi değil. Yine de Ronaldo'nun bir an önce form tutması açısında moral olucaktır ve bu süreci hızlandıracaktır.

Sir'in bugünkü kadrosunda kesiği Rooney yedi. Geçen hafta Tevez kenarda beklemişti, bu hafta ise Rooney yedek kaldı. Sir en kısa zamanda kadro dengesini ayarlamalı. Huzursuzluklar çıkabilir. Maçın golleri burada.

Man Utd: Van der Sar, Neville, Ferdinand, Vidic, Evra, Ronaldo (Nani 80), Fletcher, Anderson (Scholes 71), Park, Tevez (Rooney 71), Berbatov.
Subs Not Used: Amos, Giggs, O'Shea, Evans.

Goals: Ronaldo 60 pen, Rooney 77.

Bolton: Jaaskelainen, Steinsson, Cahill, Andrew O'Brien, Samuel, Davies, Nolan, McCann, Muamba, Gardner (Smolarek 73), Elmander (Vaz Te 66).
Subs Not Used: Al Habsi, Taylor, Joey O'Brien, Riga, Shittu.

Booked: Elmander, McCann, Davies.

Att: 75,484.


Haftanın diğer maçlarında ise lider Arsenal Hull'a kendi evinde 1-0'dan 2-1 mağlup oldu, Chelsea kazanarak liderliği ele geçirdi, Merseyside Derbisi'nde de Liverpool Torres'le kazandı. Oynanan maçların sonuçları şu şekilde, goller de burada.

Everton 0 - 2 Liverpool
Aston Villa 2 - 1 Sunderland
Fulham 1 - 2 West Ham
Man Utd 2 - 0 Bolton
Middlesbrough 0 - 1 West Brom
Newcastle 1 - 2 Blackburn
Stoke 0 - 2 Chelsea
Arsenal 1 - 2 Hull

26 Eylül 2008 Cuma

Gözyaşlarımızın Tadı Aynı

Raşit Çetiner ve Engin İpekoğlu yıllar önce Ümit Milli Takımı beraber çalıştırıyorlardı. Ümit Milli Takım'da oldukç başarılı da oldu bu ikili. Özellikle Raşit Çetiner'in adı bi dönem A Milli Takım için bile geçmişti. Bu süre içinde de Süper Lig'de Bursaspor tarihinde ilk kez küme düşmüştü. Raşit ve Engin ikilisi Ümit Milli Takım'da başarılarına devam ederken Bursaspor 2.Lig'deki ilk sezonunda geri dönmeyi başaramadı.

Bursaspor'un 2.Lig'deki 2.sezonu için Raşit Çetiner'le anlaştı. Artık Çetiner Bursaspor'u süper lige geri döndürmek için çalışacaktı. Uzun zamandır klüp takımı çalıştırmadığı için de Raşit Çetiner hakkında şüpheler vardı. Fakat Çetiner takımı şampiyon yaparak bir üst lige taşıdı. Süper Lig'deki ilk sezonda Çetiner'e güven tamdı Bursa'da, transferler yapıldı. Takımdan en azından küme düşme sıkıntısı yaşamaması bekleniyordu ilk etapta. Fakat beklenen gerçekleşmedi ve Çetiner aldığı kötü sonuçlar nedeniyle görevinden ayrıldı. Yerine de yardımcısı Engin İpekoğlu devam etti. Engin ilk haftalarda bocalasa da takımı toparladı ve sezonu kötü olmayan bir yerde bitirdi. Sezon içinde Beşiktaş'a karşı alınan 3-0'lık galibiyet ile de taraftarın sempatisini kazanmıştı. Fakat yeni sezonda yeni yönetim Engin'le devam etmeme kararı aldı ve yerine samet Aybaba geldi. Bu sırada ise Raşit Çetiner 2.lig'deki Antalyaspor'un başına geçmişti ve takımı süper lige çıkardı. Fakat Antalyaspor değil de Konyaspor ile devam etti. Engin İpekoğlu da Kocaelispor ile yeni sezona başlamıştı.

Şu anda ise her iki teknik direktör de takımlarından ayrıldılar ve yıl boyunca sürecek yerli teknik direktörler nöbet listesine adlarını yazdırdılar. Kimbilir belki yeniden bir ekip olup başkasından nöbeti devralırlar. Uzun süre birlikte olan kaderleri kısa bir ayrılıktan sonra yeniden bi araya gelir belki.

Böyle Gitmez Hoca


Barcelona'da sezon başından beri sürekli yedek kalan Henry en sonunda Guardiola'ya gider yapmış ve bu iş böyle gitmez demiş. Guardiola sene başında Eto'yu pek düşünmüyorum demişti ama şimdi ondan vazgeçmiyor. E durum böyle olunca da Henry'e forma sırası gelmiyor. Henry son oynanan Betis maçından sonra kafasına koymuş ve Guardiola'ya konuşmamız gerek demiş ve oynamayacaksam gelen teklifleri değerlendiririm demiş. Berbatov'u almadan önce Sir Henry'i istiyor tarzında haberler çıkyordu ama şu sıralar Henry pek alıcı bulamaz gibi geliyor bana. Sus payını alıp yine kulübede oturmaya devam eder önümüzdeki haftalarda.

Lakers Sezonu Açtı


Geçen yılın hatta geride kalan son 3-4 yılın Houston Rockets'la birlikte sakatlıklardan en çok çeken takımı Lakers sezonu yine sakatlıkla açtı. Olimpiyatlarda Çin Milli Takımı'yla iyi bir performans gösteren ve Lakers'la sözleşme imzalayan Sun Yue'ya mononükleozis teşhisi konmuş ve sezonun başını kaçıracakmış. Neyse ki Bynum'dan güzel haberler geliyor da durum o kadar kötü değil diye teselli buluyoruz. Geçen yıl belki de şampiyonluğa mal oldu sakatlıklar, bu yıl aynı şeyler tekrarlanmaz umarım.

Bu arada Sun Yue'nin basın toplantısına 30 kişilik bir basın mensubu topluluğu katılmış. E Çinli olunca normal tabi. Sun yetenekli bir oyuncu, eğer şans bulabilirse ve bulduğu şansı biraz da olsa değerlendirirse All-Star bile yapar vatandaşları.

25 Eylül 2008 Perşembe

24 Eylül 2008 Çarşamba

22 Eylül 2008 Pazartesi

21 Eylül 2008 Pazar

12 Yıl Sonra


12 yıl sonra Bursaspor Kayserispor'u 1-0'la uğurladı. Ben kendimi bildim bileli Kayseri takımlarına karşı galibiyetimiz yoktu, o yüzden benim için de ilk oldu. Maçı izleyemedik, Lig Radyo'daki Barbaros Çıdal sayesinde dinledik de sayılmaz ama ne olursa olsun galibiyet güzel. Bursa'daki havayı tahmin edemiyorum bu akşam. Bir de maçın ikinci yarısında ortaya düşen Sivasspor maçında hükmen galip edileceğimiz haberinin de ardından bayram vardır stadda. Bu arada Sivas açıyla ilgili olarak da şunu belirteyim; Sivasspor 3-1 kazandığı karşılaşmada esame listesindeki bir kural hatasından dolayı hükmen yenik sayılabilirmiş. TFF salı günü yapacağı toplantıda kararı açıklayacakmış ama yüksek ihtimalle çıkan karar Bursaspor'un kazandığı yönünde olacakmış. Lig Tv'de ve internette dolaşan haberlere göre durum bu. Böyle bir durumda ise Bursaspor 4'de 4 yapmış olacak ve 22 Eylül 1996'dan sonra yani 12 yıl aradan sonra lider olucak 1.ligde. Tüm bunlar gerçekleştiği takdirde gelecek haftaki Kocaelispor maçı için Kocaeli'ye yol olur akar Bursaspor taraftarları.


BURSASPOR: 1 - KAYSERİSPOR: 0
Stat: Atatürk
Hakemler: Süleyman Abay, Murat Şahin, Cem Hanoğlu
Bursaspor: Ivankov, Veli, Ömer Erdoğan, İbrahim Öztürk, Mustafa Keçeli, Mustafa Sarp, Bekir Ozan, Yusuf, Fabricio Melo, Gökhan Güleç, Sercan Yıldırım

Kayserispor: Souleymanou, Durmuş, Ali Turan, Eren Güngör, Toledo, Mehmet Eren, Saidou, Mehmet Topuz, Abdullah, Umut Koçin, Aghahowa

Gol: Dk. 44 Mustafa Sarp (Bursaspor)

Sarı Kartlar: Dk. 26 Bekir Ozan, Dk. 36 Mustafa Keçeli (Bursaspor)
Kırmızı Kart: Dk. 86 Toledo (Kayserispor)

Sen Oyna Lampard

Maçtan önce Lampard United'ın her zaman olduğu gibi sezona kötü başlamasına ve Chelsea'nin de oldukça iyi başlamasına güvenerek olsa gerek Manchester United'ı Ronaldo oynasa da oynamasa da yeneceğiz demişti. Fakat öyle olmadı.

United maça iyi başlayan taraftı ve golü atana kadar geçen sürede oyunu kontrol eden takımdı. Bu süre içinde Evans'ın hatasından kaynaklanan Joe Cole'un pozisyon dışında Chelsea nerdeyse diğer sahaya geçemedi. Bu süre içinde United sağdan Hargreaves ve soldan da Evra ile etkili oldu. Nitekim gol de sol kanattan Evra'nın başlatıp attırdığı güzel bir organizasyon sonucu geldi. Golden sonra umarım United geri çekilmez diye düşündüm ama Sir yine skoru korumaya gidince Chelsea bastırmaya başladı doğal olarak. VDS'nin de sakatlanmasıyla belki de Tevez'in oyuna gireceği dğeişiklik kullanılmış oldu.

İkinci yarıyla beraber Chelsea iyiden iyiye gelmeye başladı, golü de atacakları belliydi. Fakat Joe Cole ve Anelka çok net diyebileceğimiz poziyonları harcadılar. Ronaldo 55'de oyuna girdi ama Ronney'in değerlendiremediği pozisyondaki pası hariç olumlu tek hareketi yok, üstüne bir de gereksiz sarı kart gördü. Birşeyleri kanıtlama isteğinde sanki, geçen yıl ligin altını üstüne getiren adamım ben dercesine oynuyor. Ya da sakatlıktan dolayı tam hazır değil bilemicem ama bugün kötüydü. Rooney de koşuyor savaşıyor ama Tevez'den bariz daha iyi değil. Sir Tevez'i harcamaz umarım Rooney uğruna. Rooney'in kendine çeki düzen vermesi lazım. Berbatov da henüz tam alışmamış mıdır nedir bilmem ama o da çok iyi değildi.

Sonuç olarak Chelsea favori olarak çıktığı bir maçta kazanamadı. United ise kazanamadı ama kaybetmedi de. Defanstaki basit paylaşım hatası olmasa Chelsea evinde uzun süre kaybetmiş olacaktı.

Son iki maçtır United öne geçip skoru korumak için geri çekildi ama bunu beceremedi. Görüldüğü kadarıyla United hücumu düşünerek oynadığı zaman çok daha etkili ve başarılı oluyor. Savunma güdüsüyle oynadığında ise durumu koruyamıyor. Sir de bunu fark eder umarım ilerleyen haftalarda. Ronaldo, Rooney ve Berbatov da bir önce kendilerini toplamalılar. Bakalım Lampard yarın ne diyecek?

20 Eylül 2008 Cumartesi

Ben de Special One Olmak İstiyorum


Mourinho gittikten sonra Chelsea'nin başına geçen Scolari'ye alışmakta zorluk çekmişti İngilizler doğal olarak. Scolari Mourinho'nun aksine konuşmayı sevmez, Mourinho gibi ukala açıklamalarda bulunmazdı. Ama son günlerde Scolari de Mourinho'ya özenmiş olacak ki onun geleneğini devam ettirmek istercesine açıklamalar da bulunuyor.

Önce hafta içi oynanan Bordeaux maçından sonra; bugün takım kötüydü, çok fazla hata yaptık karşımızda büyük bir takım olsaydı durum daha farklı olurdu dedi. O bu açıklamayı yaparken Mourinho da İtalya'da Catania maçı hakkında ağzını tutamayınca ağzının payını alıyordu. Scolari'nin ardından Lampard çıktı sahneye Ronaldo olsa da olmasa da hafta sonu United'ı yeneceğiz dedi. Ben de Mourinho'dan birşeyler kaptım dercesine.

Son olarak da Scolari maçla ilgili basın toplantısında konuyu Ronaldo'ya getirerek; "Maybe next season Cristiano is with me, very good. If he wants to change, I'll open the door to that." demiş. Yani Ronaldo gelecek yıl belki de benimle olacak. Eğer takımını değiştirmek isterse kapılar ona her zaman açık demiş. Aynı Scolari yazın Real Madrid söylentileri dolaşırken de Ronaldo'ya git demişti. Aklı sıra mind games yapıyor Big Phil ama Sir bunları yemez tabi ki de. Sir ne Special One'lar gördü. Mourinho'yu da ondan öncekilerin de suyunu döktü arkalarından. Scolari'nin bu yorumlarına karşılık Sir de maç hakkında; Chelsea ile son yıllarda çok karşılaşıyoruz ama İngiltere'de bir rekabet varsa bu Arsenal ile Man Utd arasındadır, Chelsea son yıllarda yarışa katıldı ama Arsenal ve Man Utd yıllardır burada demiş. Wenger da yaptığı açıklamada bunu doğrular ifadeler vermiş.

Yarınki maç son yılların en önemli maçlarından biri olacak gibi duruyor. Gerek açıklamalar, gerek geçen yıldan kalma hesaplar, gerekse şampiyonluk yarışındaki önemi açısından. Açıklamalar demişken Mourinho da yerinde duramamış Chelsea bu maça çıkarken Moskova'yı hatırlayacaktır demiş. Bakalım Moskova Kahramanı Big Man John Terry bişeyler diyecek mi yarına kadar.

Yarınki maç için Terry'nin geçen hafta gördüğü kırmızı karttan dolayı aldığı ceza affedildi ve yarın sahada olacak. Essien yok Chelsea'de ve başka da önemli bir eksik yok. United'da ise Ronaldo yarın sahada olacak. Berbatov da yarın için hazır ve Ferguson'un bir seçim yapması gerekecek Tevez, Rooney, Berbatov ve Ronaldo arasında. Vidic cezalı, Carrick sakat.

Chelsea daha formda ve daha moralli. Sezona iyi başladılar ve kendi seyircisinin önünde geçen yılın intikamını almak isteyecektir mutlaka. United ise Sir'in de dediği gibi 9 puan geriye düşmek istemiyor ve nerdeyse ilk kez bu kadar az sakatla bir maça çıkacak. Chelsea kendi evinde yenilmiyor uzun zamandır. Ronaldo bunu da bozar mı? Bence zor ama olur da United maçı alırsa Big Man ve Lampard sokağa çıkamaz. Maç saat 16.00'da spomax kanalında.

19 Eylül 2008 Cuma

Bir Köy Takımına Sahip Çıkıyor

Saitabat Köyü
Kestel - Bursa

18 Eylül 2008 Perşembe

CL - Week 1

Hafta içi futbol heyecanımız Şampiyonlar Ligi bu hafta itibariyle yeniden start aldı ve geride kalan ilk maçlar sonunda sürprizlerle geçen bir hafta oldu.


A grubunda Chelsea Scolari'nin takımı beğenmemesine rağmen Bordeaux'yu çok rahat bir şekilde 4-0 geçti. Lampard yine golünü annesine gönderdi, Anelka atmaya devam ediyor. Eksiklere rağmen Chelsea oldukça iyiydi. Diğer maçta Roma şov için çıkarken 2 şık golle evinde mağlup oldu. Roma'da bu yıl işler hiç iyi gitmiyor. Cluj Steau'nun önünde boşuna şampiyon olmamış demek ki Romanya'da. Roma bir an önce toparlanmalı, kriz kapıya dayanmak üzere.

B grubunda Inter zor Panathinaikos deplasmanından 3 puan ve Adriano ile döndü. Adriano en son hatırlayamadığım bir tarihden sonra gol attı. Quaresma da ilk golünü attı Inter'de. Pana'da ise yapılan trasnferler şimdilik meyve vermedi. Diğer maçta Anorthosis Bremen'den gol yemeden döndü ve puanı kaptı. Haftanın sürprizlerinden biri, onlar da Olympiakos'u boşun elemediklerini gösterdiler.

C grubunda Guardiola nefes aldı, Eto da hatırlayamadığım bir süreden sonra gol attı. Barcelona'nın kazanması için Eto gollere devam etmeli. Diğer maçta Lucescu yine iyi başladı ama geçen yılda son maçlarda gruptan çıkamamışlardı. Basel'i deplasmanda devirerek önemli puan aldılar. Kendi evinde Sporting'i yenerlerse çıkarlar gruptan.

D grubunda Atletico Madrid PSV'ye kendi sahasında acımadı. Aguero her maç daha geliştiriyor kendini. Torres'in yokluğunu anlamadı bile Atleticolular. Gruptaki favorim Atletico. Diğer maçta da Marsilya oynadı ama Gerarrd puanı aldı Reina da korudu. Gerarrd bir ilk golü var ki sormayın. Kaptan gemiyi kurtarmaya devam ediyor.

E grubunda gol olmadı ama gecenin olayı bu değildi belki de. Ronaldo geri döndü. Real Madrid işinden sonra alacağı tepkiler merak ediliyordu Sir'in de maçtan önce taraftarı onu affetmeye çağırması üzerine Ronaldo adı anons edildiğinde en yüksek alkışı alan oyuncuydu Old Trafford'da. Gelir gelmez asisti yazıyordu hanesine ama Evans direğe nişanladı topu. United kazanamadı ama geçen haftalara göre düzelme var. Bugün de Berbatov eksikti, tam kadro göremedik şu takımı. Diğer maçta golsüz bitmiş ama dediğim gibi gecenin olayı Ronaldo.

F grubunda Bayern 1 yıllık aradan sonra iyi başladı. Steau'yu deplasmanda yenmek zor ve bunu başardı Van Buyten'le Bayern. Guplar belli olduğundaki tahminim devam ediyor, Bayern bu grupta lider olur. Özlemiş adamlar. Diğer maçta Gilardino 2 golle Lyon'u deplasmanda yıkmak üzereyken Lyon geri gelmiş ve bir puanı kurtarmış. İlginç bir maç olmuş, izlemek gerek.

G grubunda ise Fenerbahçe kaldığı yerden başlayamadı. Zaten başlaması da zordu o eksiklerle. Semih yok, savunmada zaten son iki maçtır yapılmayan hata kalmadı. Önce Can Arat, bu maçta da Yasin şov yaptı. Porto 2-0'dan sonra gevşemese farklı olabilirdi. Aragones'in başı ciddi ağrıyacak. Diğer maçta da birçok Fenerbahçeliye göre kolay lokma Dinamo Kiev'i Arsenal'i son anda kaçırdı elinden. Gallas önemli bir 1 puan kurtardı. Walcott yine asist yapmış golde, iyi geliyor Walcott.

H grubunda da Juventus da mecburi aranın ardından iyi döndü CL'ye. Geçen yılın flaş takımı Zenit'i kaptan Del Piero ile geçtiler. Bu adam da yaşlanmadı hala. Zenit bir puan koparsa avantaj yakalardı ama bu grupta işleri zor gibi. Real Madrid ise Cluj'unkine benzer bir sürprizi Bate Borisov yapar mı diye merak edilirken 2 golle yolladı rakibini.

İlk haftanın akılda kalanları CFR Cluj, Aguero, Gerarrd, Ronaldo'nun dönüşü, Adriano ve Eto'nun geri dönüş sinyalleri, Juventus ve Bayern, Gilardino, Shakhtar, Anorthosis, Atletico Madrid, PSV'nin hayal kırıklığı.

17 Eylül 2008 Çarşamba

Bir Şehir Takımına Sahip Çıkıyor


Bursa'ya İstanbul tarafından girdiğinizde Görükle Kampüsü yakınlarındaki bir köprünün son hali...

Bursa her zaman takımına fazlasıyla sahip çıkan bir şehir olmuştur aslında. Ama son yıllarda takımın da yaşadığı başarısızlıklar sebebiyle şehrin Bursaspor'a olan ilgisi azalmıştı. Bu durumu eski haline getirmek için taraftar grupları çalışmalar yaptı ve ilk olarak Yıldırım Belediyesi Bursa'nın Ankara girişi üzerindeki bir üst geçidi yeşil beyaza boyadı, ardından şehirdeki tüm üst geçitler boyandı. Metro yapımı nedeniyle üst geçitler yıkılınca yeni otoyolların yapımında sırasında inşa edilen köprülere Bursaspor kazınma fiki ortaya atıldı. Yine ilk olarak Yıldırım Belediyesi bunu gerçekleştirdi ve son olarak da Teksas Taraftarlar Derneği yukarıda gördüğünüz tabelayı Bursa'nın girişine kondurmayı başardı. Yapımında emeği geçen herkesin ellerine sağlık.

15 Eylül 2008 Pazartesi

Son Gün-Serbest Kıyafet Stresi

Sivas Laneti Devam Etti

Bursaspor sezona iki galibiyetle başlayınca her taraftar gibi doğal olarak heyecanlandık ve yıllardır kazanamadığımız Sivasspor maçı için umutlandık. Hatta birçok Bursalı Trabzon ve Beşiktaş'ın puan kaybedeceğini düşünerek haftayı lider kapatmayı umuyordu. İlk iki hafta oynanan maçların ikisini de izleyememiş biri olarak beraberlik yeter diyordu ben aslında. Takımın nasıl oynadığını, yeni transferleri merak ediyordum. Bu yüzden erkenden maçı izlemek kendimi Lig Tv olan bir mekana attım.

Maçın başlamasıyla birlikte defanstaki hatalar 12. dakikada durumu 2-0'a getirdi. İlk 20 dakikada Sivas çok rahat 3-4 yapabilirdi, neyse ki yapamadılar. Devamında hemen beraberlik golünü atınca umutlandık ama yine çok basit bi golle geçen yıl saç baş yolduran Tum'un golüyle 3-1 girdik devre arasına. İkinci yarıda topa genelde hakim olmamıza rağmen golü atacak pozisyonları bulamadık ve maç öyle de bitti. Sivas'ın buz gibi verilmeyen bir golü ve bir de direkten dönen topu da var tabi.

Takımın oyunu ile ilgili genel olarak konuşacak olursak, geçen yılki takımın aksine hücuma önem veren bir futbol oynuyor Bursaspor. Bu sebeple geçen yıl yaşadığımız gol sıkıntısını yaşamayız. Fakaaat bu defans anlayışı ve uyumuyla her maç en az 2 tane yeriz. Yenilen goller komple hatalıydı. Lise takımının bile yemeyeceği goller yenildi resmen. Defansa biraz daha çeki düzen verilirse ve sakatlar da toparlanırsa geçen yılkinden daha iyi bir takım izleyip daha rahat bir sezon geçirebiliriz.

Transferlere gelecek olursa defanstaki Brezilyalı Leandro berbattı. İkinci golü zaten hediye etti Mehmet Yıldız'a. Ömer'le iyi bir ikili olduklarını söylemek de zor. Bir an önce toparlanmaları lazım, ya da biz İsmail Güldüren'i özlemeye başlayalım. Forvetteki Adriano da Leandro kadar olmasa da çok iyi görünmedi maç boyunca. Bişeyler yapmaya çalışıyor ama olmuyor. Samet Hoca'nın ligimize kazandırdığı Brezilyalıları düşününce biraz zaman vermek diye düşünüyorum Brezilyalılara. Son transfer Fabricio Melo iyi oyuncu olacak yalnız. Gelişimine devam eder ve şans da bulursa takımda iyi oyuncu olacak. İlerde elimizde tutmak da zorlanabiliriz. Mustafa Keçeli ve Gökhan Güleç de oldukça iyiydi. Fakat anlayamadığım bir nokta takıma o kadar transfer yapıldı, Volkan Bekiroğlu gibi bir adam gönderildi şimdi o bölgede Veli oynuyor. Veli ne bilsin bek oynamayı. İlk iki golü de kademeye girememesinden yedik zaten. Bir sağ bek bir de sol bek lazım sanki.

Bu hafta da bir diğer lanetli takım Kayserispor ile oynayacağız. Kayseri takımlarına karşı galibiyetimiz yok diye biliyorum. Umarım Yusuf'un katılımı, sakat oyuncuların da iyileşmesi ve drfansın biraz daha oturması ile ilk maçımızı kazanırız Kayseri'ye karşı.

13 Eylül 2008 Cumartesi

What a Game !!!


Bundesliga'da bugün Ruhr Derbisi günüydü. Rhein nehrinin iki tarafına kurulmuş olan şehirlerin takımlarının maçında tarihe tanıklık ettik. Aslında maçın tamamını izlemedim ama Eurobasket elemelerinde Türkiye Ukrayna'yı çarçur ederken altta geçen skorlarda Schalke'nin 3-0 öne geçtiğini gördüm. Bundesliga'da Dortmund'u seven biri olarak üzüldüm aslında bu skora. Üstelik bu yıl Dortmund iyi de başlamıştı lige. Westfalen'de (Signal İduna Park'ı sevmiyorum) o müthiş seyircinin önünde gelecek bir golün bile maçı heyecanlandıracağına emindim. Bizim Ender Arslan'ı izlerken skorun 3-1 olduğun görünce hemen açtım maçı. Zaten Türkiye işi çoktan bitirmişti Ukrayna'da. 3-1 olduğunda dakika 67 idi. Maçın bundan sonrası güzel olacak dedim kendi kendime.


Maçın havasına dahi ısınamadan sakatlıktan yeni dönen Frei'ın harika golü ile 3-2 oldu maç. Westfalen yıkılıyordu. Dakika 71'de gelen golden sonra maçı çevirmek için hala zaman vardı. Bu dakikadan sonra Dortmund Schalke'nin oyuncu değişiklikleri ve oyunu soğutma taktikleri ile biraz duruldu. Daha sonra 3-4 dakika içinde gelen iki kırmızı kartla Schalke'nin 9 kişi kalması üzerine yeniden heyecanlandı tribünler. Baskıyı artırdılar. Maçın artk son dakikalarıydı ki cezasahasına gelen bir topta hakem tartışmalı bir kararla elle oynama gerekçesiyle penaltıyı çaldı. Frei durumu 3-3 yaptığında dakika 89'du. Oynanacak bir 5 dakika daha olsa Dortmund maçı alıcaktı. Schalke'nin morali acayip bozulmuştu ve dağılmışlardı resmen. Fakat hakem penaltıdan dolayı vicdan azabı çekmiş olacak ki Schalke kaybederse halim nice olur diye düşünerek maçı 90:00'da bitirdi.

Dortmund maçı kazanamadı ama müthiş bir geri dönüşe imza attı. Biz de harika bir 20 dakika izlemiş olduk.

İyi Başladı Kötü Bitti

Liverpool ve Manchester United Berbatov'un ilk maçında Anfield Road'da karşı karşıya geldiler bugün. Maça Berbatov ve United iyi başlamıştı. Berba'nın asistinde Tevez 3. dakikada golü atıp öne geçirdi takımını. Golün devamındaki 15 dakikalık süre boyunca United topa sahip oldu iyi bir oyun ortaya koydu denebilir ama ondan sonraki sürede maçın bitimine kadar Liverpool oyuna hükmetti.


Bu süre içinde yeni transfer Riera ve Fabio Aurelio ile sol kanattan etkili oldu Liverpool. Fakat golü sağ kanattan gelen bir ortada anlaşamayan VDS ve Wes Brown ortak yapımı ile buldular. Bu hatalı golden sonra Liverpool daha da morallendi. Manchester United Carrick'in de sakatlanmasıyla orta sahada iyice silindi. United'ın orta sahada eski gücü yok malesef. Scholes bu yıl acayip biraz anlayamadım. Anderson da kendisine verilen paraların boşa olduğunu ispatlarcasına oynuyor malesef. İlk 11 çıkmayı kaldıramıyor diyecem ama bilemiyorum. Rooney de de bir gariplik, eski Rooney ile alakası yok. Berbatov da golün asistini yapmak dışında sahada gezindi sadece. En azından onun takıma henüz alışamadım diyerek kendini kurtarma şansı, bahanesi var.


Sonuç olarak Liverpool yıllar sonra United'ı devirmiş oldu. Bunu hak ettiler de. Her ne kadar şanslı iki golle bunu yapmış olsalar da oyunun kontrolü sürekli Liverpool'daydı. Gerarrd ve Torres'den yoksun Liverpool karşısında birley üretemeyen United'ın da bir an önce toparlanmaya ve sakatlarına ihtiyacı var. Bir de aklı başında bir sağ bek oyuncusuna.

8 Eylül 2008 Pazartesi

Berbatov'u Aldım da Geldim



Bir haftalık kısa bir memleket ziyareti sonrası geri dönmüş bulunmaktayım. Kaldığımız yerden devam ederiz inşallah. Bu bir hafta boyunca ne nete girebildim ne de doğru düzgün televizyon izleyebildim. Gündemi bir hayli kaçırdık desek yeridir. Uzun zamandır ne zaman olacak diye beklediğim Berbatov transferini de Bulgaristan'nda bir Bulgar radyosundan öğrendim.


Diğer taraftan da Bursaspor seyircisiz maçta Gençlerbirliği'ni Sercan'ın 2 golüyle 2-0 geçerek 2 de 2 yapmış oldu. En son böyle bir olay ne zaman oldu bilmiyorum ama ben bu yaşıma kadar hatırlamıyorum böyle bir başlangıç. Bu hafta Sivas karşısında ne yapacaz bakalım. İnşallah Bursaspor da Kapalı Kale Arkası da kaldığı yerde devam eder deyip bitireyim.