31 Ekim 2008 Cuma

Ronaldo Savaşları


Ferguson: "Calderon has a few strange things to say every week. There is a lot of hot air comes out of that man. I am not getting involved but the nub of it is he is very disappointed he did not get Ronaldo. I am delighted to say he is still here and I will keep repeating that."

Calderon: "I won't waste time answering him. I admire his history but recently he has gone a bit senile."

____________________________________________________________________

Ronaldo transferi olmadı ama sataşmalar hala devam ediyor. Ferguson yılların kurdu tabi Calderon'a pabuç bırakacak değil, bi ayar da Schuster'e verse ne güzel olur.

Maradona İş Başında

Geçtiğimiz günlerde Maradona Arjantin Milli Takımı'nın yeni teknik direktörü olmuştu. Medyada bazı kesimler Maradona teknik direktörlk yapamaz deseler de Maradona bu iş iin oldukça hevesli. Maradona teknik direktör olarak ilk maçına İskoçya karşısında Hampden Park'da çıkacak. 19 Kasım'daki hazırlık maçı Maradona'nın siftahı olacak. Maradona ayrıca bu hafta sonu Liverpool'lu Mascherano ve United'lı Tevez ile görüşmek üzere Ada'ya gideceğini açıklamış. İskoçya maçında Messi olmayacak büyük ihtimalle, klübüyle olan anlaşmalara gereğince.

Bynum 4 Yıl Daha Laker


Los Angeles Lakers'da harika başlayan sezonun tek sorunu Andrew Bynum'un kontrat sorunuydu. Bu sezon sonunda sözleşmesi bitiyordu Bynum'un. Çakal menajerinin de dolduruşlarıyla Bynum sezon başlamadan kontratımı uzatmak istiyorum, kafam rahat çıkmak istiyorum maçlara diyordu. Birkaç haftadır pazarlıklar da devam ediyordu. Sonunda anlaşmaya varılmış ve Bynum'un 3+1 yıllık 58 milyon dolarlık bir anlaşmaya imza atmış. Bynum ilk 3 sezon boyunca 42 milyon dolar alacak ve son sene takım opsiyonu kullanılırsa da 16 daha alacak.

Aslında sakatlanana kadar iyi iş yapmış fakat sonrasında uzun bir sakatlık geçiren biri için riskli bir miktar olabilir ama şampiyonluk yolunda önemli bir oyuncunun sezon boyunca kafasının rahat olması da önemli. Bynum zaten şu ana kadarkii çalışma ahlakıyla paranın üstüne yatacak biri olmadığını gösterdi. Bu kontrat aynı zamanda sezon sonu kontratı bitecek olan Odom'un Lakers geleceğini de baya zora sokmuş oldu.

Beckham Milano'da


29 Ekim 2008 Çarşamba

Gasol & Ariza


Nba'de sezon başladı. Her ne kadar ilk gecenin tüm maçları biraz sıkıcı da olsa özlemişiz hakkaten. Önce Boston maçıyla başladık, sırf merakımdan izledim maçı ama pek tat vermedi. Tabii en son bu iki takımı izlediğimde Doğu Finali 7. maçı gibi harika bir maç izlemiştim, bu pek sarmadı tabi. Ardından da Derrick Rose'u merak ettik Chicago-Milwaukee maçına geçtik. Derrick Rose hakikaten iyi topçu. Saha görüşü, hızı, pasları harika. İlerleyen yıllarda baba bir oyuncu olur bu ligde. Bu maçta da aslında Rose dışında pek bi numara yoktu. İki takım da vasat. Tyrus Thomas biraz hırs mı yapmış yoksa kendini mi geliştirmiş! bilmem ama fena değildi. Luol Deng bildiğimiz gibi zaten.


Son olarak da gecenin finalinde Portland'ı ağırladık Staples Center'da. Portland'ın gençleri, yıllardır bize ters gelmesi gibi etkenlerden dolayı tırsıyordum biraz ama beklenen olmadı. Portland'ı ilk yarıda Gasol, ikinci yarıda da Kobe ve Ariza ile rahat geçtik. Portland'a biraz ağır geldi bizim takım. Bynum-Oden kapışması beklenen gibi olmadı. İkisi de sönük bir maç geçirdiler, zaten Oden ikinci yarıyı oynamadı sakatlıktan dolayı. Ciddi bişey değil diyolar, zaten ciddiyse kariyeri biter o adamın artık. Bynum da biraz Oden heyecanı biraz da kendini kanıtlama çabasından dolayı kötü bir gece geçirdi. Maçın yıldızı için tek isim vermek zor ama Gasol ve Ariza çok iyiydi. Ariza'nın bloklar ve tereddütsüz üçlükler sezon boyu devam ederse işimiz çok kolaylaşır. Kobe de bildiğimiz gibi, işler azıcık sıkışınca hemen durmu kontrol altına alıyor. Bu sene de MVP benim der gibi oynadı. Bu gece de LA derbisi var Clippers'la. Ordan da galibiyetle çıkarız umarım.

28 Ekim 2008 Salı

Kolleksiyoncu Ronaldo


Fifa tarafından dünyada yılın futbolcusu adayları açıklanmıştı geçtiğimiz günlerde. Ödülü Ronaldo'nun kazanacağı az çok belliydi, kazanmazsa ayıptı zaten. Geçen yıl geçirdiği müthiş sezondan sonra sonuna kadar hak etmişti. Blogların kara listeye alındığı sürede de Ronaldo ödülünü aldı. Bu ödülle birlikte Ronaldo ne kadar prestijli ödül varsa toplamış oldu. Uefa'da yılın futbolcusu, Fifa yılın futbolcusu, Premier Lig'de yılın futbolcusu uzar da gider bu liste. Ronaldo'yla birlikte yılın 11!i de açıklandı Fifa tarafından. Bu 11'de şu isimlerden oluşuyor;

Iker Casillas (Real Madrid), John Terry (Chelsea), Rio Ferdinand (Man Utd), Sergio Ramos (Real Madrid), Carles Puyol (Barcelona), Steven Gerrard (Liverpool), Xavi (Barcelona), Kaka (Milan), Cristiano Ronaldo (Man Utd), Fernando Torres (Liverpool), Lionel Messi (Barcelona)

Bunların bir çoğu zaten sadece isimleriyle bile bu lsiteye girebilecek oyuncular. İspanyollar Avrupa Şampiyonu olmanın ekmeğini yemişler biraz. Milan'da geçen yıl kayıpları oynamasına rağmen Kaka listede. Belki Lampard olabilirdi onun yerine. Premier Lig ve La Liga'dan 5 Serie A'dan 1 oyuncu var.

Tip-Off

Geçen sezonu bu fotoğrafla bitirmiştik. Bu sezon sevinen tarafta olmak istiyoruz ve bunu yapacak gücümüz var diyerek başlayalım sezona. Yazın yapılan transferler, takaslar, geri dönen sakatlar ve yeni katılan çaylaklar ile güzel bir sezon olması dileğiyle. Hayırlı uğurlu olsun.

İlk gece programında 3 maç var ve program şöyle;

Cleveland Cavaliers - Boston Celtics 02:00
Milwaukee Bucks - Chicago Bulls 02:30
LA Lakers Portland Trail Blazers 04:30

Nba TV ilk gece için iki süper maç yerine Chicago maçını seçmiş ne yazık ki. Bu da demektir internet başındayız gece boyunca her ne kadar mahkemelerimiz engellemiş olsa da bir çaresini bulacağız maçları izlemenin. LeBron - Pierce, Bynum - Oden kapışması kaçırmaya gelmez. Çok zaman oldu Staples'da sarı formalarımızla kazanmayalı, Portland karşısında iyi bir başlangıç olsun.

Tony Adams Pompey'e


Portsmouth'da Tottenham'a takımı kurtarmaya giden Redknapp'ın yerine Arsenal'in eski kaptanlarından ve Redknapp'ın da yardımcılığını yapan Tony Adams geliyor. 2006'dan beri Redknapp'ın menajerliğini yapan Adams'ın göreve gelişi bugün açıklanacak. Adams yardımcı olarak da zamanında Arsenal'de birlikte oynadıkları Martin Keown'u getirmeyi düşünüyormuş. Bakalım ellerindeki kadronun hakkını verebilecekler mi? Hagi de Adams'a iyi koymuştu dirseği...

Yeşil Işık Yandı

Hafta sonu internete giremedim şehir dışında olmam sebebiyle. Cumartesi akşamı ne var ne yok diye bi bakayım derken sitenin girişinde koskocaman MAHKEME KARARIYLA ENGELLENMİŞTİR yazısını görünce şok oldum. Dedim acaba yanlış bişey mi yazdık ne oldu da engellendik? Sonra biraz kuracalayınca her yerde haberi gördüm meğer tüm bloglar kapatılmış. Hangi amaçla, hangi sebeple niçin kapatıldı bilmiyorum ama hiçbir mantığı olmadaığı belli olan bir karardı ve bugün itibariyle bu karar kaldırılmış. Bloglara erişim imkanı sağladı hükümetimiz sağolsunlar, yeşil ışık yandı anlayacağınız.

_________________________________________________________________________________________________

Bu süre içinde ilginç gelişmeler oldu hiçbirini aktaramadık. Tottenham Ramos'u kapı önüne koydu ve Redknapp geldiği ilk maçta takım ilk galibiyetini aldı, Chelsea'nin 86 maçlık evinde yenilmeme serisini Liverpool sonlandırdı, bugün Nba'de yeni sezon başlıyor, Bursaspor'da işler yolunda gitmiyor Es-Es'den sonra hafta sonu da Kadıköy'de dağıldık. Bunlar geride kaldı artık, önümüzdeki maçlara bakacağız diyelim, kaldığımız yerdne devam edelim.

26 Ekim 2008 Pazar

Mücadele

25 Ekim 2008 Cumartesi

Ah Ramos Vah Ramos #2


*Ramos'un eleştirilmesinin ardından ona destek verici açıklamalar yapan Wenger röportajı üzerine

Top Kimde?

24 Ekim 2008 Cuma

Ah Ramos Vah Ramos

Tottenham'da hayalkırıklığı tam gaz devam ediyor. Ligden ümit kesileli çok oldu zaten, geçen yıl Derby'nin kırdığı rekoru kırmaya doğru ilerliyor Ramos ve arkasındakiler. Elde kalan tek umut olan Uefa'ya da mağlubiyetle başladılar Udinese deplasmanında. Ramos'a daha ne kadar dayanılacak bilmiyorum. Bunun sorumlusu belki de Ramos değildir bilemiyorum ama bir şeylerin yolunda gitmediği açıkça ortada. Değişmesi gereken bişeyler var bunlar bütün futbolcular olamaz. Birileri değişecekse bu teknik direktör olur her zaman. Ramos görevimin başındayim diye dursun İngiltere'de ciddi şekilde alay konusu olmaya devam ediyor.

Eski Dost Düşman Oldu


Jose Mourinho'yu futbolla ilgilenen herkes hemen hemen az çok bilir. Sürekli konuşan, rakibi hakkında atıp tutan, ukala bir adamdır. Sırf bu yüzden onu seven insanlar var bir sürü bense sevmeyenler tarafındayım Mourinho'yu. Ukala açıklamaları, herkese laf yetiştirme çabası içinde olması beni uyuz ediyor resmen.

Mourinho'nun Chelsea'deyken bir numaralı adamlarından ve kendisinin de birçok defa çok sevdiğini belirttiği bir açıklaması var ki kendi kendime haklı olduğumu gösteriyor bir kez daha. Mourinho Drogba'yı kendini çok sık yere atmakla suçlamış. Daha doğrusu suçlama değil de nasıl olsa artık Chelsea teknik direktörü değilim o yüzden onları savunmama gerek yok, Drogba kendini en çok yere atan oyunculardan biriydi demiş. Ayrıca Torres, Ronaldo gibi oyuncular da bu kategoriye girerler diye de eklemiş. Mantığa bak adamdaki; yarın bir gün Drogba çıkıp nasıl olsa artık aynı takımda değiliz Mourinho ukalanın tekiydi dese ne güzel olurdu aslında.

Ben de İstiyorum Ama...


Samet Aybaba bugün yaptığı açıklamada Darko Kovacevic'i hala istiyorum demiş. Samet Aybaba'nın cümleleri tam olarak şunlar; ''Kovaçeviç'i istiyordum, hala istiyorum. Maliyeti yüksek. Şehir olarak kenetlenirsek alacağımıza inanıyorum. Kimseyi suçlamamak gerek. Bu oyuncunun maliyeti yüksek ama hazır oyuncu, takıma katkısı olacak''

Şehir olarak kenetlenip ne yapacaz hocam? Enerjimizi doğru kullanıp kutuyu mavi açıp mı getireceğiz Kovacevic'i? Kimseye suçlamamak derken ne demek istedin acaba suçlamadın mı zaten? Yani Kovacevic'i ben de çok isterim gelsin oynasın. Sercan'a indirsin Sercan atsın, Yusuf ortalasın Kovacevic atsın süper olur ama bu açıklama olmamış sanki.

Ha bir de bir Adriano vardı, sizin getirdiğiniz. Geldiğinden beri neredeyse tek faydalı hareket yap(a)mayan. O kadar hafta izleye izleye aldığınız adam bu mudur? Bu adama sene başında beri bu kadar güveniyordunuz, sırf ben bu adamı aldım görün bakın iyi oyuncu diye kaç maçta heba ettik pozisyonları. Şimdi ne oldu? En sonunda da gitmiş zaten.


''Adriano'yu Brezilya'nın en iyi 5-6 oyuncusu arasında olduğu için transfer ettik. Kamplarda iyiydi, sonra bozuldu. Birtakım sorunlar oldu, çözemedik. Ülkesine gitti ve büyük bir ihtimalle takas olacak''


Bari şunları deme adam hakkında. Brezilya'nın en iyi 5-6 oyuncusu kim? Hazırlık maçlarında iyi olan kim? Yapma gözünü seveyim Samet Hoca. O kadar Brezilya'da futbolcu izle, sonra al gel Adriano'yu, 7. haftada gitsin adam, arkasından da çık de ben Kovacevic'i istiyorum. Ben de istiyorum hocam vallahi billahi ama öyle olmuyor işte bu işler, sen daha iyi bilirsin.

Kewell Turuncu Sever


Galatasaray Uefa Kupası'na beklentileri karşılayarak başladı, hem de fazlasıyla karşıladı diyebiliriz. Olympiakos karşısında 1-0'lık skorla galip geldiler ama çok rahat 4 olabilirdi. Şanssızlık, beceriksizlik, dikkatsizlik sonucu goller kaçtı ve son dakikalarda bu müthiş sakata geliyordu az daha. Kovacevic veya Diogo golle burun buruna geldiler. Onlardan biri girse yazık olurdu Galatasaray'a. Galatasaray'ın bu yıl oynadığı en iyi futboldu belki de. İlk yarının başındaki gol girene kadar oynanan oyun ve ikinci yarının başında oynanan baskılı oyun mest etti. Arda keşke golü atsaydı ne güzel fantazi takımını da çoşturacaktı. Ülke puanının yerlerde süründüğü şu zamanlarda Galatasaray'ın bir ışık yakması güzel oldu en azından. Kewell da bu arada turuncu formayla atmaya devam ediyor. Şu ana turuncu forma altında gol atamadığı tek maç Trabzonspor maçı yamulmuyorsam. O maçta da atmasına gerek kalmadı desek yalan olmaz.

Uefa gecesinde sürpriz maçlar da vardı. Portsmouth'un Braga'ya kaybetmesi beni hayli şaşırttı doğrusu. Tottenham kan kaybetmeye devam ediyor. Büyük favoriler Hamburg, Milan, Sevilla iyi başladılar. Aston Villa da sürpriz favorim benim ve onlar da galibiyetle başladı.

A GRUBU
Schalke 3 - 1 Paris S.G.
FC Twente Enschede 1 - 0 Racing Santander

B GRUBU
Galatasaray 1 - 0 Olympiakos
Hertha BSC 1 - 1 Benfica

C GRUBU
Sevilla 2 - 0 Stuttgart
Partizan Belgrade 1 - 2 Sampdoria

D GRUBU
Udinese 2 - 0 Tottenham H.
Dinamo Zagreb 3 - 2 NEC Nijmegen

E GRUBU
SC Heerenveen 1 - 3 AC Milan
Braga 3 - 0 Portsmouth

23 Ekim 2008 Perşembe

Nba Bahsi #2


Nba'de sezonun şampiyonunun kim olacağına dair bahisleri geçen gün aktarmışrım. Bu seferki lay bir iddaa değil de daha çok bir tahmin gibi birşey. LA Times yazarı Mike Breshanan Nba'deki genel menajerlere tek tek sezona yönelik tahminlerini sormuş ve küçük bir anket yapmış.

GM'lerin tahminlerine göre %46 oranında Lakers Celtics'i geçip şampiyon oluyor. %19'u Celtics, %12'si de Hornets şampiyon olur demişler. GM'ler yanılmaz umarım. MVP ile ilgili tahminlerinde ise %56'lık bir oranla James'e güvenmişler ki ben olsam ben de buna oy verirdim. Kobe ve CP3 Lebron'u takip edenler bu kategoride. GM'lerin her grupla ilgili ayrı ayrı tahminleri içinse şuraya bir göz atabilirsiniz.

CL - Week 3.2

Şampiyonlar liginde 3.haftanın ilk gecesinde dün akşama gol kısırlığı vardı Barcelona maçı hariç. Orda da goller tek taraflıydı zaten.

Romanya'nın yükselen yıldızı Cluj Bordeaux deplasmanında kaybederek önemli ibr avantajı kaçırdı. Oradan çıkaracakları bir beraberlik gruptan çıkma yolunda önemli bir adım olabilirdi Chelsea'nin de Roma'yı yenmesiyle. Sahneye bir zamanların yeni Zidane'ı Gourcuf çıktı. Roma demişken tepetaklak devam ediyorlar. Chelsea'ye 75 dakika dayanabildiler. Terry The Big Man gemiyi kurtardı yine Chelsea'de. Roma'da işler çok kötü birileri değişecek gibi sanki yakında. Bu grupta Chelsea'nin liderliği dışında hiçbir şey belli değil.

Inter Adriano ile bir diğer sürpriz takım Anorthosis'i geçmeyi başardı. Adriano harbi harbi döndü futbola yeniden, ben anca PES'de döner diyordum aslında. Diğer maçta da Werder gollü maçlara devam etmiş. Atina'da bir puan gayet iyi şampiyonlar liginden ya da eskiden öyleydi bilmiyorum. Pana'da da yolunda gitmeyen bişeyler var ne yazık ki. Bu grupta da lider Inter ama ikinci herkes olabilir. Yine de Werder burda alır götürür gibi.

Barcelona Basel'i 20 dakikada harcadı aynen dün akşam Arsenal'in yaptığı gibi. Çabuk buldukları gollerle hiç sıkıntıya girmediler tüm maç boyunca. Erken atamayacakları gol onları sıkıntıya sokabilirdi ama genç forvet hattı işi erkenden bitirdi sonrasında da rölantıya aldı maçı. Lucescu geçen yılki hastalığa devam ediyor sanırım. İlk 2 hafta alınan iyi sonuçlar ardından anlamsız mağlubiyetler-hoş bu yıl 2 de 1 ile başladılar ama. Lucescu bu sene de aynı problemleri yaşatırsa Ukraynalılara artık kapıyı gösterirler bence. Kendi evinde Sporting Lizbon'a kaybederek biz istemeyiz buyrun ikinci tur sizin olsun dediler, Liedson da geri çevirmedi.

Gecenin maçında Torres ve Aguero olmayınca maç biraz sönük başladı. En azından beklentilerimi karşılamadı ilk yarı. İkinci yarıda Aguer'nun da oyuna girmesiyle birlikte yenik durumdan kurtulmak için saldıran Atletico maçı heyecanlı hale getirdi. Hakem kendini yere attığına inandığı kimseye açımadı. Simao 1 puanı kurtardı ve liderlik için şanslarını sürdürdü, Anfield Road'a kadar. Marsilya ise benim adıma şok bir skorla döndü Hollanda'dan. PSV ilk 2 hafta sonunda kötü bir görüntü çizmişti ve Gerets de bundan faydalanıp en azından Uefa'ya devam eder diye düşünüyordu çok kişi ama PSV önemli bir avantaj yakaladı bu konuda.

Gecenin hayalkırıklığı Marsilya ve Shakhtar yıldızları da Barcelona ve PSV.

22 Ekim 2008 Çarşamba

En İyisiydiler


"In the past couple of years we have played some terrific sides but I think that's the best.

It was one of the best performances I have come across watching European football. It will take some team to beat them, that's for sure."

"Wayne Rooney was unplayable. When you see players like that you have to say he's a world-class player, backed up by a couple of other world-class players and six or seven international players."


--------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu sözler dün gece Old Trafford'da United'a 3-0 kaybedeb Celtic teknik direktörü Gordon Strachan'a ait. Strachan maçtan sonra yaptığı açıklamada United'ın şu ana kadar Avrupa'da gördüğü en iyi takım olduğunu, birilerinin onları yenmesinin gerçekten çok zor olduğunu belirtmiş. Son zamanlarda patlama yaşayan Rooney'e de değinen GS onun karşısında oynamanın ne kadar zor olduğunu falan filan da anlatmış.

GS'nin bu dedikleri tartışılabilir ama pratikte bunlar doğru. Manchester United son CL şampiyonu ve kupayı başka bir takım alana kadar da öyle kalacaklar. Şu anki duruma göre korumaya bir hayli yakınlar. Nazar değmesin inşallah diyorum. Gordon tahtaya vur...

CL - Week 3.1

Şampiyonlar Ligi tarihinde en gollü akşam olabilir bu geceki sonuçlar itibariyle. Maşallah 4ler, 5ler havada uçuştu. Gole doyduk resmen.

E grubunda Manchester United klasik sezon başı tutukluğu sendromunu üzerinden attı ve formunu buldu. Kayıpsız gidiyorlar son 5 maçtır ligde ve Avrupa'da. Tabi takımın en formda oyuncusu Rooney da aynen. Son 7 resmi maçındaki 9. golünü attı bugün ve harika top oynuyor son haftalarda. Berbatov da gollere devam ediyor ekmekçilik yaparak da olsa. Diğer maçta da Villareal ve Aalborg resmen gol manyağı oldular. Bi Aalborg öne geçti bi Villareal ama son sözü Llorente söyledi hat-trickle. Bu grubun birincisi El-Madrigal'da belli olur, üçüncü ve sonuncu belli gibi az çok.


F grubunda beni en çok şaşırtan sonuçlar alında. Bayern'in kötü gidişi üzerine Fiorentina ordan puan çıkarır diyordum ama Bayern acımadı. Erken gelen gollerle birlikte Klinsmann'ın kredisi biraz daha doldu. Fiorentina Lyon'da kaybettiği 2 puanı çok arar bu durumda. Diğer maçta da Steau gol yemez abi kendi evinde atarsa alır yoksa golsüz biter demiştim arkadaşa gündüz fakat gol bırakın neler oldu neler. Steau 2-0'ı koruyamadı ve 5 tane yedi. Benzema&Fred A.Ş Steau'yu yıkan ikili oldu. Yalnız Galatasaray'ın gol bile atamadığı Steau bu kadar gol nasıl yedi hala anlayamadım, hem de kendi evinde. Garip.

G grubunda ise Fenerbahçeliler tam bir hüsran yaşadı. Bu hüsranı daha kuvvetli yaşatan bence Fenerbahçe taraftarının beklentisi ve Arsenal'in eksik kadrosuydu. Maçtan önce televizyonda bakıyorum kesin alıcaz tarzı ifadeler, neye dayanarak bilmiyorum. Sonuçta takımın hali ortada, Arsenal da malumunuz. Nitekim maç 10. dakikada bitti ben de United maçını izlemeye koyuldum. Azıcık da olsa yanan ışığı Diaby söndürdü. Bir de aklıma gelmişken Ertem Şener'in saçmalıkları azalarak bitsin artık nolur. İngiltere'de Arsenal ciddi şekilde oynarsa Liverpool faciasından fena bir tablo oluşabilir. Dynamo Kiev de deplasmanda Porto'ya çakarak ikincilik için avantajı kaptı. Kiev'de de maçı alırlarsa Fenerbahçe ve Porto Uefa için oynarlar Kadıköy'de.

H grubunda tepetaklak giden Juventus Real Madrid'i devirerek resmen nefes aldı. Onca eksiğe rağmen kritik maçı kazanmayı bildiler. Ranieri sonuca en çok sevinen adamdır sanırım. Bu maçı da kaybetse yorumculuğa başlayabilirdi televizyonlarda. Del Piero da takım ne zaman sıkışsa imdada yetişiyor, her geçen gün saygım ve sevgim artıyor bu adama. Büyük topçu, büyük kaptan hakkaten. Amauri de kazansalar da kaybetseler de golünü atıyor, verilen paralar helalmiş. Zenit geçen yılki performansında sonra hayalkırıklığı yaratmaya devam ediyor. Fatih Tekke bir puanı kurtardı. Bate kendi evinde Zenit'i tokatlarsa Uefa'ya gider Zenit de el sallar.


Gecenin yıldızları Fred, Benzema, Llorente ve Juventus. Hayalkırıklığı ise Fenerbahçe.

21 Ekim 2008 Salı

Ödeşeceğiz

"The only thing I call cowardly is when you're up by 10 and do it. That's a coward move."

"It doesn't work. You know San Antonio tried it but they went home a couple weeks after we went home."

"I just have to go to the line and hit them and make them pay."


Shaq playoff'larda kendisine sürekli faul yaparak Hack-a Shaq taktiğini uygulayan Popovich ve Spurs'e ağlam bilenmiş. Shaq'ı bildim bileli kötü faul atar ve rakipleri de bu taktiği ona karşı kullanırdı. Hatta Nba finallerinde ona faul yapılmasında da avantajımız gitmesin diye Pacers'a karşı son dakikaları onsuz oynamak zorunda kaldığımızı hatırlarım çoğu zaman. Fakat Kocaoğlan'ın bunu hiç bu kadar içerlediğini hatırlamıyorum. Spurs ile sezon açılış maçında karşılacaklar ve Shaq onlara bunu ödeteceğini söylemiş. 10 sayı öndeyken bile bu taktiği uygulamaları onu kızdırmış sanırım. Kocaoğlan bu kızdırmaya gelmez, ne kadar yaşlansa da hantallaşsa da hala tek atımlık kurşunu vardır. Bakalım izleyip göreceğiz, ödetebilecek mi Popovich'e o faullerin bedelini?

Vursaydın

"I have seen the match on video and I believe I should not have been sent off with three minutes to go. If I had punched him, I would have understood. Now I wish I had."



Drogba'nın mayıs ayındaki CL finalinde kırmızı kart gördüğü pozisyonla ilgili yorumu. Drogba Vidic'le girdiği ikili mücadele sonrası kırmızı kart görmüş ve oyundan atılmıştı. Belki de Terry'nin kullandığı penaltıyı kullanacaktı atılmasaydı kimbilir? Taraftarlar arasında onu bu yüzden suçlayanlar da varmış zaten.

Herneyse Drogba o gün Vidic'e kafa göz dalsaydı ne olurdu? İlk ihtimal olarak hemen hemen her futbolcu gibi Vidic kendini yere atar, Drogba da okkalı bir ceza alırdı. İkincisi de Vidic cüssesine güvenmenin verdiği gaz ve de damarlarındaki Sırp kanının da etkisiyle Drogba'yı haşat edebilirdi ki düşük bi ihtimal bu.

Federasyon Drogba'nın bu açıklamasından sonra araştırma başlatmış. Drogba'ya ağır bir ceza yolda aynı Roy Keane olayında olduğu gibi. Belki de bu açıklamadan sonra Drogba da Keano gibi fırsat kollayıp ilk maçta Vidic'in indirir belli olmaz.

Nba Bahsi

Nba'de yeni sezon önümüzdeki hafta başlıyor. Geçen yılki finali Celtics kazanıp şampiyon olmuştu ezeli rekabette Lakers'ı geçerek. Bu sezon da bu iki takım en büyük adaylardan ikisi. Bahis şirketlerinin oranlarına göre bu yılın şampiyonluk için en önemli adayı Lakers, hemen arkalarından da Celtics geliyor. New Orleans Hornets ve Detroit Pistons da bu takımları takip ediyor.

Benim favorim biraz da taraflı olarak Lakers. Sakatlıktan dönen Bynum eklemesiyle pota altındaki eksiklik kapanmış durumda ve bir sakatlık olmadığı takdirde ipi göğüsleyebileceğimizi düşünüyorum. Final için diğer taraftan en büyük favorim ise Lebron'un Cavaliers'i.

Neyse lafı uzatıp da sezon öncesi yazısına girmeden kısa keseyim. Vegas.com adlı bahis firmasının şampiyonluk için oranları aşağıda. Güvenen varsa parayı bastırsın oynasın. Bu sakatlıkların kimi çarpacağı belli olmaz.

20 Ekim 2008 Pazartesi

Arkandayız

Tottenham dün deplasmanda 9 kişi bitirdiği maçta Stoke City'e de kaybderek dibe resmen attı. 8 hafta geride kaldı ve 2 puanla ligin son sırasında Tottenham. Ramos geçen haftalarda kötü gidişe rağmen, işimin başındayım, bir yere gitmiyorum diyordu ama dünkü maçtan sonra ifadelerini biraz değiştirmiş. Şu anda ligin dibindeyiz ve bu hiç de hoş değil tabi ki, korkunç bir durumdayız ve bu durumdan hiç memnun değilim demiş Ramos. Ramos'un yolculuğu yakındır bana kalırsa. 8 haftada tek galbiiyet alamazsan olacak bellidir, hele ki Tottenham gibi hedefleri yüksek ve transfere tonla para harcamış bir klüpte.

Tü bu gelişmelere rağmen takım kaptanı Woodgate takım arkadaşlarının ve kendisinin Ramos'un arkasında olduklarını belirtmiş. Arkandayız demek kolay Jonathan'cığım. Çıkıp iki maç kazansanıza onun yerine, daha hoş olmaz mı?

Dönüşüm Muhteşem Olacak


The Special One dün Inter'ın Roma'yı dümdüz ettiği maçtan sonra bir gün İngiltere'ye mutlaka döneceğini belirtmiş. Gidişi biraz hüzünlü olmuştu geçirdiği yıllara nazaran. Dönüşü muhteşem olabilir. Jose öncelikle İtalya'da kazanması gerektiğini ve İtalya'da kupaları kazanıp sözleşmesi de bittiğine kesinlikle İngiltere'ye döneceğini belirtmiş.

"I have to win first," he told Sky Italia.

"I like difficult things. After Inter I will return to England, but I want to win here first.

"I have a contract with Inter, but when that finishes I will definitely return to the Premier League, I like it a lot."


Mourinho'nun sözleşmesi 2011 yılında bitiyor Inter'le. Mourinho kendi ağzıyla söylediğine göre 2012 yılına Ada'da başlayacak. Şimdiden hangi takıma gideceği hakkında yorumlar yapılmaya başlanmış bile. Ben bu sefer yolunun Manchester'dan geçeceğini düşünüyorum. Sir'den boşalan United koltuğu onu kesinlikle cezbedecektir. Orası olmadı Arapların parayı su gibi akıttığı Ciyty koltuğu da uygundur.

Milli Forma Aşkı

David Beckham şu sıralar forma giydiği LA Galaxy'nin sezonunun yakında bitecek olmasından dolayı lig bittikten sonra milli takıma seçilmek için "nasıl formda kalabilirim"in hesaplarını yapmaya başlamış şimdiden. Geçen yıl Beckham Capello'nun gözüne girmek ve milli takımla 100.maçına çıkmak için Arsenal'le antrenmanlara çıkmıştı özel bir izin alarak Arsenal'den.

Bu yıl aynı şeyi Milan'la yapıcak sanırım. Milan'ın ikinci adamı Adriano Galliani Beckham'ın böyle bir istekte bulunması haline klübün onu olumlu karşılayacağını belirtmiş. Böyle bir durumda önce Carlo Ancelotti'ye sorarım tabi ki ama klübümüz onu memnuniyetle ağırlıyacaktır demiş. Galliani'nin dediğine göre ayrıca Beckham Los Angeles'a transfer olmadan önce neredeyse Milan'a geliyormuş ama son anda işler değişmiş falan. Onu da alsaydınız da takımı iyice huzurevine çevirseymişsin be Galliani.

Beckham şu anda 107 kez milli formayı giymiş durumda ve 2 kez daha giyerse Bobby Moore'un rekorunu kırarak en çok forma giyen İngiliz olacak. Bunu da hak ediyor ama adam. Seneye de Bursaspor'da gelsin çalışsın boş zamanında, bekleriz.

17 Ekim 2008 Cuma

Türkiye Kupası Grupları


Fortis Türkiye Kupası Gruplarının kuraları bugün çekildi. Gruplar 5 takımlı 4 gruptan oluşuyor. İlk iki sırayı alan takımlar gruplardan çıkıp çeyrek finalde mücadele edecek. İlk maçlar 29 Ekim'de.


Beşiktaş düşebileceği en zor gruba düşmüş. Trabzon ve Antep deplasmanları Beşiktaş'ın işinizi baya zorlaştıracak. B grubunda Galatasaray ve Kayserispor pek zorlanmaz gibi. C grubunda Sivas ve Konya en şanslı takım gibi.

Bursaspor'un rakipleri ve fikstürü oldukça iyi. İçerde Tokat ve Ankaragücü dışarda Es-Es ve Fenerbahçe. İçerde puan kaybetmez ve ikinci evimiz Kadıköy'de de geleneğimizi sürdürürsek rahat çıkarız. Grubun ilginç bir tarafı da 06-16-26'nın rakip olması. Bursaspor ve Fenerbahçe çıkar bu gruptan da.

15 Ekim 2008 Çarşamba

13 Ekim 2008 Pazartesi

İmparator

Türkiye'de Fatih Terim'den önceki ilk imparator Nejat Biyediç'tir aslında. Bursaspor'un başında 94 yılındaki Mususi'li, Baliç'li kadro ile Intertoto'da yaptıklarından sonra kendisine bu isim layık görüldü. Tribünlerde yıllarca İmparator diye çağrıldı Nejat Biyediç.

Geçen sene Eskişehirspor'un başına geçerek 12 yıl aradan sonra Es-Es'i süper lige çıkarttı. Ama Es-Es'de çalışmadan önce ciddi bir lenf kanseri hastalığı ve ameliyatı geçirmişti İmparator. Bursa'da da kendisi için birçok maçtan önce Geçmiş Olsun İmparator pankartları açılmış, dakikalarca onun için tezahüratlar yapılmıştı. İmparator da kendisine gösterilen bu sevgiden sonra Bursa'ya geldiğinde stadda gözyaşlarını tutamamıştı.

Bugün Biyediç'i Cnn Türk'deki Futbol Ekstra'da gördüm canlı yayında. Rast gele kanalları dolaşırken bir anda Biyediç'e çok mu benziyor yoksa hakkaten O mu diye düşündüm. Sonradan farkına vardım İmparator olduğunu. Meğer hastalıktan sonra yüz hatları çok değişmiş tanıyamadım. Hastalık çok hırpalamış Nejat Hoca'yı. Yaşlanmış resmen. Gözlerime inanamadım. Canlı yayında görmesem de inanamazdım zaten. Her neyse kendisine bir kez daha geçmiş olsun diyorum. Gerçek İmparator.

11 Ekim 2008 Cumartesi

Sercan Parlıyor

Dün gece ümit millilerimiz Belarus karşısında Avrupa Ümtiler Şampiyonası'na katılmak için play-off maçına çıktılar. Ümitlerimizde A Milli Takım'a alınan bzı oyuncular sebebiyle eksikler vardı. Takımın en önemli kozu Süper Lig gol kralı Sercan Yıldırım'dı ve Sercan yine golünü atarak ikinci maç için avantajlı bir skor elde etmemizi sağladı.

Millilerimiz çok iyi bir oyun oynamalarına rağmen 1-0'lık bir avantajla deplasmana gidecekler. Aslında bundan önce Ümitlerimizin maçlarını pek de takip etmezdim doğrusunu söylemek gerekirse. Sırf Sercan'ın yaptığı çıkış ve merakım izlememe vesile oldu diyebilirim. Sercan bu maçta çok iyi performans ortaya koymasa da fırsatçılığı sayesinde attığı golle gün kurtardı. Sercan aslında toplu oyunda çok da iyi performanslar ortaya koyamıyor. Tabi bunları Galatasaray ve milii maçı izleyerek söylüyorum ama en büyük silahı savunmanın arasına yaptığı koşular ve takipçilik-fırsatçılık ne derseniz artık.

Aslında bu kadar formda bir oyuncuyu A Milli Takım'a almak gerek ama ümitlerimizin de bu önemli maçlarda Sercan'a ihtiyacı var diye düşünüyorum. Hatta sakatlıklar olmasa da A Millilere giden ümitler de geri dönebilse. İkinci maç zorlu geçecek Belarus'ta.


TÜRKİYE: 1 - BELARUS: 0

Hakemler: Peter Sippel xxx, Kai Voss xxx, Josef Maier xxx (Almanya)
Türkiye: Onur xxx, Aykut xx (Dk. 45 Serkan xx), Ferhat xxx, Orhan xxx, Eren xxx, Mehmet xx, Sercan xxx, Abdullah xxx, Mustafa xxx, Özer xxx (Dk. 72 Mahmut xx), Aydın xx (Dk. 53 Alparslan xxx)

Belarus: Chasnovsky xx, Shitau xx, Martvnovich xx, Asipovich xx, Bardachou xxx, Kisliak xx, Valadzko x, Kryvets x (Dk. 85 Kuchuk x), Putsila xx (Dk. 82 Hihevich x), Kovel xx, Kamarovski xx(Dk. 76 Chuklei x)

Gol: Dk. 10 Sercan (Türkiye)
Sarı Kartlar: Dk. 35 Kovel, Dk. 90 Kisliak (Belarus), Dk. 52 Özer (Türkiye)

8 Ekim 2008 Çarşamba

Sevinirken Üzülenler

Dün Ertuğrul Sağlam Beşiktaş'daki görevinden istifa etti malumunuz. Ertuğrul'un istifası, Sinan Engin ve Yıldırım Demirören'in durumu, Erturğul'un adamlığı vs. hakkında birşey söylüyecek değilim. Çok yakından takip ettiğim olaylar değil zira. Fakat Ertuğrul Sağlam'ın basın toplantısında söylediği birşey vardı, bu fotoğrafı görünce aklıma geldi.

Söz tam olarak doğru olmayabilir ama böyle birşeydi işte. Neyse buyrun;


"Biz sevinirken üzülenler, biz üzülürken arkamızdan sevinenler vardı."

5 Ekim 2008 Pazar

Yusuf Aldı Götürdü

Uzun zaman sonra ilk defa canlı bir maç izleme şansı buldum Bursa'da ve açıkçası özlemişim. Maçtan önce erkenden gittim maçın heyecanına gireyim diye. Şehir havaya çoktan girmişti zaten, her yer yeşil beyaz insanlarla doluydu. Açıkçası hafta içinde beraberliğe bile razıydım ama Galatasaray'ın eksikliklerini görünce kazanmalıyız dedim. Son olarak Kewell da gelmemişti Bursa'ya.

Maça iyi başladık ve ilk yarıda oldukça iyi de oynadık diye düşünüyorum. Sercan ve Adriano'nun ayağından çok net iki gol kaçırdık. Hadi Adriano neyse de Sercan'ın kaçırması pek hoş olmadı ama onun da heyecanına vermek lazım. İlk kez bu kadar ön planda ve baskı altında bir maça çıktı, heyecanlanmış olma ihtimali yüksek. Neyse ki Yusuf'un harika paslarından 3.sünü M.Sarp değerlendirdi. İlk yarı öyle bitti. İkinci yarıya da golle başladık ve başrolde yine Yusuf vardı. 2-0'dan sonra skoru korumak amacıyla fazla geri çekildik ve 2-1 de olunca yiyeceğiz diye bir hayli korktum. Bu tip maçlarda koruyamıyorduk çünkü skoru. Neyse ki korkulan olmadı ve 2-1 kazandık.

Bugünkü maçın tek kahramanı Yusuf kesinlikle. Tek başına aldı desek yalan olmaz. Tabi Galatasaray'ın eksikleri çok fazlaydı ama bu sonucu ve Yusuf'un yaptıklarını değiştirmiyor. Daha önceki haftalarda sık hata yapıyor dediğim savunmamızda bugün oldukça iyiydi. Yusuf topu alınca takımı rahatlatıyor, pasını atıyor ve arkadaşlarını direk pozisyona sokuyor. Yıllardır böyşe bir oyuncunun eksikliğini hisseder dururduk, hakikaten fark yaratıyor adam. Onun dışında M.Sarp ve B. Ozan ikilisi ortada oldukça iyiydi. İyi bir ikili oldular. Kalede Ivankov atıyor, tutuyor şimdi de attırmaya başladı. İlk golde Yusuf'a verdiği pasla golü yaptı resmen. Helal olsun. Forvette de Adriano müthiş çalıştı, yüksek toplarda başarılı oldu. Servet ve Meira'yı zorladı fazlasıyla. Tek eksiği golü atamamış olması. Galatasaray'da ise Ayhan harika oynadı. Tek pas hatası bile yapmadan bitirdi maçı. Sercan içinse diyecek bişey yok. Çok da ahım şahım bir maç çıkarmadı ama yine golünü attı. İlk yarıdaki atsa aslında işi daha erken bitebilirdi. Ne olursa olsun yeni bir yıldız doğuyor. Baros'u da geride bırakarak gol kralı oldu bu maçla Sercan. Geride kalan haftalarda gördük ki bu takımın en önemli transferleri Ivankov ve Yusuf'dur. Sercan'da alt yapıdan gelerek üçlüyü tamamladı.

Uzuuun yıllar sonra Bursa'da böyle bir hava oluştu ilk defa. Milli haftadan sonra içerde Eskişehir sonra da Kadıköy maçları var. Bu takım ikisini de kazanabilecek güçte. Hele ki bugünkü Kayseri faciasından sonra iki yıldır gol yemediğimiz Kadıköy'de Fenerbahçe'nin kötü durumundan faydalanmamız lazım. Allah nazardan saklasın diyorum, sakatlık vermesin. Amin.

Jonh Terry

4 Ekim 2008 Cumartesi

Aday Kadrolar

Milli takımımızın 11 Ekim'de İstanbul'daki Bosna-Hersek ve 15 Ekim'de deplasmandaki Estonya maçları için aday kadroları açıkladı. Kadro şu oyunculardan oluşuyor;

Kaleciler: Volkan Demirel (Fenerbahçe), Serdar Kulbilge (Kocaelispor), Tolga Zengin (Trabzonspor)


Savunma oyuncuları: Gökhan Gönül (Fenerbahçe), Serdar Kurtuluş (Beşiktaş), Sabri Sarıoğlu (Galatasaray), Servet Çetin (Galatasaray), Ceyhun Gülselam (Trabzonspor), İbrahim Kaş (Getafe), Gökhan Zan (Beşiktaş), Hakan Kadir Balta (Galatasaray), Çağlar Birinci (Denizlispor), Uğur Boral (Fenerbahçe)


Orta saha oyuncuları: Gökdeniz Karadeniz (Rubin Kazan), Kazım Kazım (Fenerbahçe), Aydın Yılmaz (Galatasaray), Ayhan Akman (Galatasaray), Mehmet Aurelio (Real Betis), Emre Belözoğlu (Fenerbahçe), Nuri Şahin (Borussia Dortmund), Mehmet Topuz (Kayserispor), Caner Erkin (CSKA Moskova), Arda Turan (Galatasaray)


Hücum oyuncuları: Halil Altıntop (Schalke 04), Mevlüt Erdinç (Sochaux), Batuhan Karadeniz (Beşiktaş), Gökhan Ünal (Trabzonspor), Mehmet Yıldız (Sivasspor)




Kaleciler için diyecek bişey yok zaten, uzun zamandır hep aynı isimler. Açıkçası daha iyi kalecilerimiz de yok.

Savunma konusuna gelince Fatih Terim'in ne yaptığı anlamakta zorlanıyorum bazı oyuncu seçimlerinde. Mesela Gökhan Zan'ın ne işi var milli takımda. Kendi takımında bile süre alamıyor, aldığında da takımının yediği gollerde en büyük sorumlu konumuna geliyor ama kesintisiz milli takımda uzun zamandır. Bu adamı Beşiktaş taraftarları takımda görmek istemezken milli takımda katlanmak zorunda mıyız? Başka oyuncumuz mu yok? Trabzonspor'lu Egemen niye kdaroya alınmıyor? Hadi Bursa'dayken fark edilmiyodu diyoduk e Trabzsonspor'da da mı fark edemedi İmparator(!) Ceyhun Gülselam kim ayrıca. Sezon başından beri toplam 6 dk oynamış bir adamda nasıl bir cevher fark etti acaba imparatorumuz 6 dakikada. Helal olsun.

Orta saha oyuncularında da bana garip gelen şu; Selçuk İnan ligdeki ilk 2 hafta iyi oynayıp kadroya alınmıştı fakat hiç süre alamadan ayrıldı kamptan. Şimdi de kadroya alınmamış görüyoruz ki. Hani geçtiğimiz ay denemiş olsa beğenmese tamam da ne oldu yani de alınmıyor bu adamlar?

Hücum oyuncularında da Batuhan'ın orada olmasını anlamış değilim. Tamam Ümit Milli Takım'da iyi oynadı, goller attı ama A Milli Takım'a bir anda yükselmesi garip bence hele ki Ümitlerin çok önemli bir maça çıkacak olması işi daha da gariplştiriyor. Madem Batuhan girebiliyor o zaman gol kralı Sercan'ın da oraya girmesi lazım Fatih Hoca. Neyse ki Sercan ümitlerimizin en önemli kozu olacak playoff maçlarında. Mehmet Yıldız'ı da keşfetmiş sonunda imparatorumuz.

Son olarak da Fatih Terim sakatlık durumu belli olmayan ouncuların iyileşmelerini bekleyeceklerini aksi bir durumda ümitlerden A Takım'a oyuncu alabileceklerini belirtmiş. İzleyip göreceğiz bakalım, imparator herşeyin en iyisini bilir nasılsa.

3 Ekim 2008 Cuma

Wenger'in Çocukları


*Arsenal'in bu yıl çıktığı maçlardaki yaş ortalamasına değinerek yapılan çalışmalar.